'14'

7.7K 810 137
                                    

Meraklı bir insan değildim.

Kendimle ilgilenir, kendimle alakalı konulara kafa yorardım. Gruba ilk dahil olduğum zaman bile üyeler hakkında bir şeyler merak ettiğim söylenmezdi.

Merak hayatıma grubu ailem gibi görmeye başladığımda girmişti. Birinden birini üzgün görünce merak ederdim nedenini. Sinirlendiğini fark ettiğimde neye sinirlendiğini merak ederdim. Gülünce gülümsemesine sebep olan şeyi merak ederdim. Fakat hepsi normal düzeydeydi. Üstelememeyi de bilirdim.

Asıl önemli nokta Taehyung'a gelince başlıyordu. O bir şeye sinirlendiğinde, üzüldüğünde veya güldüğünde iki katı meraklı oluyordum. Diğerlerini sık boğaz etmezken onu bunaltabiliyordum. Ben bu davranışımı daha çok birbirimize verdiğimiz söze bağlıyordum.

Biz birbirimize her şeyimizi anlatacağımıza dair söz vermiştik. Saklamak söz konusu bile değildi. Fakat Taehyung bu sözünü çiğniyordu. Bir yanım haklı olduğunu düşünüyordu sözünü çiğnemesinde. Zamanında onu fark edememiş, neden bu halde olduğunu sormamıştım. Destek vermemiştim. Bu yüzden şimdi sormam bir şey ifade etmeyecekti. Haklıydı, söylememekte. Diğer yanım ise haksız olduğunu, ne olursa olsun ortada verilen bir sözün olduğunu ve tutulması gerektiğini söylüyordu. Hata yapmıştım kabul, ama affettirmek için de elimden geleni yapıyordum.

"Şimdilik mi?" Onun haksız olduğu konusu biraz daha baskın olmalıydı ki şaşkınca veya biraz da sinirle dudaklarımdan bu kelime dökülmüştü.

Bazen ona da hak vermem gerektiğini unutuyordum.

"Evet şimdilik." Gözleri bu konuda ne kadar kararlı olduğunu göstersede ben inanılmaz bir merak duygusunun içerisine girmiştim bile. "Bunu sana zamanı geldiğinde söyleyeceğim."

"Zamanı mı?" Bozuk bir plak gibi özenle seçtiğim kelimeleri vurgulayarak, bolca şaşkınlıkla soruyordum. Anlamadığımdan değil, açıklaması gerektiğini ona belirtmek istediğimden kaynaklıydı. "Sen neye göre belirliyorsun bu zamanı?"

Sinirlenmemem gerekiyordu. Az önce gereksiz yükselmem Jungkook ve Taehyung'un atışmasına neden olmuştu. O zaman pişman olmuştum. Şimdi neden akıllanmıyordum, bir fikrim yoktu.

"Jimin cidden mi?" O da sinirlenmemin gereksiz olduğunu o bıkkın bakışlarıyla açıklamıştı. Ben ise akıllanmıyordum.

"Neye göre belirliyorsun diye sordum." Sinirle ofladım. Bir elim asice saç tellerimin arasından geçmişti bile.

"Grubun iyiliği için." Bu cümleyi kurduktan sonra yataktan kalkmaya, daha doğrusu kaçmaya yeltendi. Fakat hızlı davrandım ve hemen onu kolundan yakalayıverdim.

"Ne demek bu?" Kolunu kurtarmaya çalışsada, öylece gitmesine izin vermeyecektim. "Taehyung grubun iyiliği için kalman gerektiğini biliyorsun."

Ses tonum yumuşamıştı. Ruh halim karmakarışıktı. Son cümlem ise Taehyung'un derin bir iç çekmesine neden olmuştu. Daha sonra boşta kalan kolunu belime doğru sarmıştı.

"Jimin." Ses tonu yumuşak ve beni sakinleştirebilecek cinstendi. Fakat yine de kararlıydı. "Sonra."

"Ama Taehyung-"

"Canımı sıkıyorsun, sonra." Eli yavaş bir ritimde belimi okşarken dostâne bir tavırla bir kaç kez yavaşça patpatlamıştı. "Bırak biraz kafa dinleyelim, sonra."

"Sonra." Diye konuştum pes etmişlikle, ekledim. "Sonra uzak olmasın ama söz ver."

"Söz." Yavaşça benden uzaklaştı. "Uzak olmayacak."

idol あ vmin ✓Where stories live. Discover now