'21'

7.2K 770 328
                                    

Ne kadar odada öylece ayakta beklediğimi bilmiyordum. Fakat dayanamamıştım. Taehyung hala banyodaydı ve büyük ihtimal ağlamaya devam ediyordu.

Bu yüzden odadan çıkmış, banyo kapısına yönelmiştim. Fakat bütün üyeleri banyonun kapısında bulmayı beklemiyordum. Yoongi hyung hariç gerisi sessizdi. Yoongi hyung ise kapıyı tıklatıp Taehyung'a sesleniyordu.

Ben yanlarına geldiğimde ise Jin hyung bana bakmış ve sessizliğini bozmuştu. "Jimin bir de sen dene. Sana belki izin verir."

"Benimle konuşmadığını biliyorsunuz." Kapıyı ben de olsam açacağını sanmıyordum. Taehyung bu aralar fazlaca değişmişti çünkü.

"Yine de aranızda garip bir bağ var." Bu sefer konuşan kişi Hoseok hyung olmuştu. Bu sayede Yoongi hyungta yavaşça kenara çekilmişti. "Ne kadar konuşmasanız bile bir dene."

Jungkook başıyla onayladı. "Belki sen onu bir nebze olsa rahatlatabilirsin."

Derin bir nefes verip onları onayladım ve Yoongi hyungun az önce durduğu banyo kapısına doğru adımladım. Daha sonra yavaşça kapıyı tıkladım. "Taehyung hadi aç kapıyı."

Önce büyük bir sessizlik oldu, diğer üyeler nefeslerini tutmuş Taehyung'un kapıyı açmasını beklemişlerdi. Fakat sonuç hüsrandı. Taehyung kapıyı falan açmamıştı.

"Taehyung bak hepimiz sana çok değer veriyoruz. Ve sen böyle yaptıkça endişeleniyoruz." Diye konuştum, kapıyı açmasını ümit ederek. "Jungkook'la kaç haftadır konuşmuyorsun. Jungkook yaptıklarından çok pişman. Ve seni böyle gördükçe kendisi ağlıyor. Bizi umursadığını biliyorum. Bırak sana yardımcı olalım. Ne Jungkook'u, ne beni, ne de diğerlerini daha fazla üzme."

Bu sayede içimi dökme fırsatım da olmuştu. Üyeler olmasa belki de bu cesaret bana hiç gelmeyecekti. Fakat arkamda duran o beş kişi bana inanılmaz bir güç veriyordu. "Biz seni çok kırdık. Fakat sen de bizi kırdın. Bak benimle de konuşmuyorsun artık. Bana iki birer yabancı olduğumuzu söyledin. Bu zamana kadar her şeyimi paylaştığım bu kişinin bana böyle şeyler söylemesi ne kadar kırdı beni biliyor musun? Bu beni ne kadar çok üzüyor biliyor musun?"

Sesim boğuklaştığında Jungkook devralmıştı konuşmayı. Belli ki ona da bir cesaret gelmişti. "Hyung sizleri üzgün görmek benim canımı çok yakıyor. Artık eskisi gibi olmak istiyorum. Oturup seni dinlemek istiyorum. Çünkü sana sadece böyle yardımcı olabilirim. Derdini bize de anlatmalısın. Biz senin aileniz."

Yutkundum ve Jungkook'un susmasını fırsat bilerek dudaklarımı araladım. "Biz seni çok seviyoruz ve sen de bizleri çok seviyorsun Taehyung. Artık daha fazla birbirimizi üzmeyelim. İzin ver destek olalım."

Bekledim, bekledik.

Dakikalarca kapıyı açmasını bekledik. Fakat yine beklediğimiz gibi olmamıştı. Pes ettik. Taehyung'un inatçı ruhu yine iş başında olmalıydı. Bu yüzden yavaş yavaş banyonun önü terk edilmişti. Geriye bir tek ben ve Jungkook kalmıştı. Biz de birbirimize bakıp gözlerimizde ki o umutsuzluğu görünce gitmeyi tercih etmiştik. İşte o an kapı açılmıştı. Şaşkınca kapıya bakmıştık hemen.

Kapı açılır açılmaz ilk dikkatimi çeken şey Taehyung'un kan çanağına dönen gözleriydi. Ve o gözler şuan bana değil Jungkook'a bakıyordu. Bir süre ikisi garip bir şekilde bakışsa da dayanamayıp birbirlerine sarılmışlardı.

Bu görüntü muazzamdı işte.

"Hyung özür dilerim her şey için." Jungkook sarıldığından ve ağlamasından kaynaklı boğukça konuştu. "Seni çok özledim."

"Ben de seni özledim Jungkook." Sonunda Taehyung duymak istediğimiz cümleleri kurmaya başlamıştı. "Ama size çok kırılmıştım. Yoksa ben de böyle olsun istemezdim."

"Eskisi gibi olalım yeter, başka bir şey istemiyorum." Jungkook heyecanla konuştuğunda Taehyung onun sırtını sıvazlamış ve yavaşça ondan ayrılmıştı.

"O zaman bence bugün seninle bir oyun oynayabiliriz." Gözlerine oturan o kırmızılığa inat gülümseyerek kurmuştu bu cümleyi Taehyung. Jungkook ise başıyla onaylamıştı Taehyung'u. "Ben oyunu açıyorum sen de gelirsin birazdan."

"Tamam." Diyen Taehyung sayesinde odasına koşarak gitmişti Jungkook. Ve o sıra Taehyung'la baş başa kalmıştım.

"Biz de sarılalım mı?" Diye sormuştum çekingen bir tavırla. Neden çekindiğim hakkında ise en ufak bir fikrim bile yoktu.

Belki de son söylediklerinden sonra gerçekten ona yabancıymış gibi hissetmeye başlamıştım, bilemiyordum. Aramıza bir soğukluk girmişti. Belki de bu yüzden hafif bir çekingenlik vardı.

"Sarılalım." Diye konuşan Taehyung'la hemen sarılırız falan zannediyordum. Fakat beklediğim gibi olmamıştı. Ben ondan atak bekliyordum, bu yüzden hemen sarılmaya yeltenmemiştim. O da benden bekliyor olmalıydı. Boş boş birbirimize bakıyorduk çünkü.

Neden utanmaya başlamıştım ki?

Karşımda yıllarımı geçirdiğim çocuk duruyordu. Utanmamam gerekiyordu. Biz birbirimize hem sarılır, hem de öperdik. Fakat şimdi birbirimize dokunmaya korkuyor gibiydik.

Derin bir nefes verip gergince ensemi kaşadığımda Taehyung'un yüzünde minik bir gülümseme belirmişti. Daha sonra bir kolu garip bir şekilde belime dolanmış beni kendisine çekmişti. Şaşkındım, ani olmuştu. Bu yüzden ellerim bilinçsizce omzunda yer edinmişti. Taehyung ise şaşkınlığımı fark etmeden diğer kolunu da sırtıma dolamıştı. Benim de yapacak bir şeyim kalmamıştı. Kollarım omuzlarına dolanmıştı.

Ve işte o an Taehyung'u deli gibi özlediğimi fark etmiştim. "Üzgünüm."

Sessizliği garip bir kelimeyle bozduğumda Taehyung anlamadığına dair mırıltılar çıkarmıştı. "Sadece üzgünüm işte."

"Üzülme."

Kısık bir tonda çıkan ses tonu fazla samimiyet içeriyordu. Bu yüzden içim rahatlamıştı. Huzurlu hissediyordum.

"Akşam dışarı çıkalım mı Taehyung?" Bu soruyu ona sorarken yavaşça ondan ayrılmıştım. Onunla konuşacak çok şeyim vardı. Her şeyi bilmek istiyordum. Onu ne bu kadar üzüyordu mesela, ya da hoşlandığı kişi kimdi? Bunların hepsini inanılmaz merak ediyordum. Ve ben ona destek vermeye hazırdım. Tüm dertlerini dinleyip ona destek olacaktım. Ona gelen kötü yorumları birlikte aşacağımızı söyleyecektim. Ben son konuşmamızda ona aşkını sır olarak saklayacağımızı söylediğim için pişmandım.

Ona nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşaması gerektiğini, her türlü konuda onun arkasında olacağımı söyleyecektim.

"Olur Jimin." Taehyung derin bir nefes aldı. Endişeli gözüküyordu. Neden benimle akşam dışarı çıkmaktan endişe duyuyordu ki? Acaba yine mi tartışacağımızdan korkuyordu? Bilmiyordu ama, bu sefer böyle bir şeye asla izin vermeyecektim.

"Neden gerginsin?"

"Sadece.." Dedi ve sustu. Gözlerinin içine merakla baktığımı fark ettiğinde gözlerini kaçırdı. "Yeniden tartışmayalım."

"Tartışmayacağız, inan bana destek olacağım sana."

"Teşekkür ederim Jimin." O kadar resmi bir teşekkür ki hala daha aramızda soğukluk olduğunu hissettiriyordu. Ama sorun değildi. Konuşmamaktansa şimdi yeniden iletişim kurabiliyorduk. Biz bu soğukluğu yavaş yavaş yenecektik. Sadece evde üyeler olduğu için rahat konuşamıyorduk. Akşam tüm her şey çözüme kavuşacaktı.

Buna tüm kalbimle inanıyordum.

"Hyung." Odadan gelen heyecanlı olan bu ses Jungkook'tan geliyordu. Taehyung'u cidden çok özlemiş olmalıydı. Haklıydı ama, ilk defa birbirimizle bu kadar uzun süre konuşmamazlık yapmıştık. "Oyunu açtım, hadi çabuk gel."

Ve Taehyung bana gülümseyip saçlarımı karıştırdıktan sonra yavaşça odasına adımlamaya başlamıştı. Geriye kalan benim yüzümde ise aptal bir gülümseme oluşmuştu.

idol あ vmin ✓Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ