'55'

4.9K 528 907
                                    

imagine dragons -next to me

Gerçekten sinirliydim. Hatta öyle bir sinirlenmiştim ki, Taehyung'u kırmış olduğum gerçeğini bile göremiyordum. Aslında pek umursamamıştım. Bu hayatımda bir ilk falan olmalıydı. Ama gördüğüm yerde kavga edeceğimin de bilincindeydim. Sadece aptal şu an şirkette bir yerlerdeydi ve ben de onu bulamıyordum. Nerelerde uyukluyordu yine diye düşünmeden edemiyordum.

"Yani hyung, birbirinizi bu kadar severken nasıl kırabiliyorsunuz?" Jungkook bana bu cümleleri kurarken dalga geçercesine gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Evet, bu cümleyi kuran kişi geçtiğimiz zamanlarda Taehyung'a kalkıp 'gruptan git' benzeri kelimeler sarf etmiş, Taehyung'u kırmıştı. Ama iş bize gelince tabii bir noktada sakinleştirmesi gerekiyordu değil mi? "Taehyung hyung fazla kırgın duruyordu, bir şey anlatmadı ama bilmiyorum yani."

"Ben haklıydım, Jungkook."

"Haklı, haksız araman saçma değil mi sence de?" Yatıştırıcı bir ses tonuyla bana bu soruyu yöneltmişti şimdi de. Ve ayakta odanın her köşesini turlayan benim duraksamama sebep olmuştu. "Sonuç olarak çok sevdiğin bir insan kırılmış. Haklı da olsan haksız da olsan kırma hyung. Ona da mı bana konuştuğun gibi konuştun?"

"Sadece korkuyorum Jungkook." Başımı iki yana salladım. Dudaklarımı mühürledim, lâkin bu uzun sürmemişti. Yeniden konuşmaya devam etmiştim. "Bana yazdığı şarkı duyulsun istemiyorum."

"Bunu güzel bir dille de anlatabilirmişsin hyung." Jungkook, bana bir tık daha sinirli olmalıydı. Çünkü konuyu bile bilmeden sadece Taehyung'u savunuyordu. Yada bana öyle geliyordu, emin değildim. Sadece sinirli hissediyordum. Çünkü Taehyung cidden şarkıyı yayımlamaktan vazgeçmişti. Böyle bir şeyin sorumluluğunu almak istemiyordum. Bu konuda hevesi de kırılsın istememiştim. Ama o inatla kendi bildiğini okuduğu için benim de sinirim körüklenmişti.

"Konuyu bile bilmiyorsun Jungkook, bana onu savunma."

"Taktın sen de buna!" Bu sefer sert çıkışan o olmuştu. Halbuki yaklaşık yirmi dakikadır yumuşak ve ılımlı konuşan oydu. Ama sakinleşmeyen ben yüzünden, o da sinirlenmeyi tercih etmişti. Sabrı tükenmiş olmalıydı. "Niye her şeyde haklı haksız arıyorsun ki? İkinizin de haklı olduğu noktalar vardır, ikinizin de haksız olduğu noktalar vardır. Olay bundan ibaret. Ha konuşmak istemiyorsanız konuşmayın, sakinleşene kadar bekleyin. Ama sinirlenip sinirlenip birbirinize çatmanın ne manâsı var? Birbirinizi daha fazla üzünce elinize ne geçecek?"

Sıkıntılı bir nefes alıp elinin birini yeni uykudan kalktığı için dağılmış saç tellerinin arasından geçirmişti. Ve ben de sakin kalmaya çalışarak bir kaç derin nefesi ciğerlerime göndermiştim. Hayır yani anlamıyordum. Sırf korkuyorum, açıklamak istemiyorum diye niye bu kadar kırılıyorduk ki? Şarkının bana ithaflı olduğunu kimsenin bilmemesini istemiştim ve üyelere de albüm sonrası söylemeyi kararlaştırmıştık zaten. Neydi bu durduk yere gelen cesaret patlamaları?

"Jungkook bak anlamıyorsun. Tamam belki ona daha sakin söylemem gerekirdi ama düşünmem gereken bir ailem var." Sakin kalmaya çalışarak kurmuştum bu cümleleri. Lâkin gözleri uykusuzluktan çökmüş olan Jungkook, dalga geçercesine gülmüş, ardından alayla kaşlarını havaya kaldırmıştı. Neden bir kere de benim tarafımdan bakılmıyordu hiç? "Hem destekleyen insan kadar desteklemeyenler de var. Kötü yorumları ben kaldıramam. Şirket tepki gösterecek, bunu da kaldıramam. Sadece beklesek olmaz mıydı biraz daha?"

"Taehyung hyungun kalkıp ilişkinizi haykıracağını söylediğini sanmıyorum hyung. Sadece şarkıyı sana ithaflı yazdığını söyleyecekmiş. Konuyu çok güzel çarpıtıyorsun gerçekten. Tebrik ederim seni." Jungkook uyuşuk hareketlerle ellerini havaya kaldırıp birbirlerine vurmaya başladığında gözlerimi devirmiştim. Aklı sıra benimle dalga geçiyordu işte. Yine de alkışlama eylemi bitene kadar onun dalga dolu suratını izlemeyi sürdürmüştüm. "Ayrıca Taehyung hyungun da düşünmesi gereken bir ailesi var."

idol あ vmin ✓Where stories live. Discover now