'61'

5.2K 467 319
                                    

daniel schulz - turn back time

Birkaç günün ardından, daha doğrusu yorucu birkaç günün ardından sonunda eve gelebilmenin ve yatağımızda uyuyacak olmamızın sevinci vardı üzerimizde.

Hepimiz sevinçli olmamıza rağmen kimseden çıt çıkmıyordu. Herkes sırayla duşunu alıp, en ufak sohbet belirtisi bile göstermeksizin odalarına çekilmişlerdi. Eh ben de güzel gülüşlümün yanına gitmiştim. Onunla konuşacak bir konum vardı fakat zaten yoğun olduğumuz için konuyu açamamıştım. Bugün de yorgun olduğumuz için Taehyung belki konuşmama konusunda ısrarcı olabilirdi, yada merak ettiğim meseleyi bana anlatmazdı.

Odaya uykusuz olduğumdan dolayı uyuşukça girdiğim ilk an baygın bakışlarımla yatağında uzanan ve elindeki telefonuna göz atan Taehyung'a bakmıştım. Telefonuyla oynayacak kadar vakti vardı ama buraya gelene kadar benimle neredeyse hiç konuşmamıştı. Üstelik duşunu alır almaz ortalıklardan kaybolmuştu.

"Ne oldu Jimin?" Dikkatini bana verir vermez kurduğu ilk cümle buydu. Ben de derin bir nefes alıp gözlerimi devirmiştim. "Yanına gelmem için bir şey mi olması lazım?" Diye soruyla karşılık vermiştim. Hayır yani, göresim gelemez miydi? Veya onunla uyumak istiyor da olabilirdim. Birkaç gündür zaten birbirimize uzaktık.

"Hayatım yorgun olmana rağmen benimle uğraşmaya devam etmeni neye borçluyuz acaba?"

Sorusuna cevap vermeden önce yanına ilerlemiş, üzerine örttüğü pikeyi kaldırarak yanına uzanmıştım. "Senin saçma sorularına borçluyuz elbette." Dedikten sonra bana bakmasına fırsat bilerek elinden telefonu çekiştirip almıştım. Daha sonra uzanamasın diye benim tarafımda bulunan komodinin üzerine koymuştum.

"Telefonumu niye alıyorsun ya?" Taehyung suratsız bir ifadeyle -ki çok tatlıydı bu hali- bana söylenip dudak büzdüğünda parmaklarımla hafifçe büzdüğü dudaklarına vurmuştum. "Büzme şu dudaklarını, öpesim geliyor."

Bir şey söylememişti. Söylememişti ama konumunu birazcık değiştirerek bana kollarını dolamıştı. Normalde şu sıcak havalarda sarılmak akıl işi falan değildi lâkin Taehyung sarılmadığı zaman eksik hissediyordum. O yüzden şu an sarılıyor olmamız beni iyi hissettirmişti.

"Bir şey soracağım sana." Diye mırıldanmıştım başımı bana sarılan Taehyung'un boyun girintisine sokarken. Taehyung'da az önce telefonuyla oynayan ve telefonunu elinden aldığım için mızırdanan kendisi değilmiş gibi uyku moduna geçtiğini belirtircesine mırıldanmıştı. Tanrım beni deli ediyordu. "Benden ayrıldığın gün-" Cümleye girmiştim bir yerden ama bu yerden girmek canımı yakmıştı yine. Sanki yeniden aynı korkuyu yaşattırmıştı. Ona biraz daha yaklaşmamım ve kokusunu derince içime çekmemin başka bir açıklaması olamazdı sanırsam. Hayır, ayrılık meselesinden girmesem Taehyung'un sinir krizi geçirdiğinden bahsederek konuya girmem gerekiyordu. O da ayrılıktan bile daha çok yakıyordu işte canımı. Berbat bir gündü, tekrardan yaşamamayı diliyordum.

Taehyung hissettiklerimi anladığı an beni rahatlatmak istercesine dudaklarını saçlarımda gezdirmişti. Ardından "Özür dilerim Jimin." Diye mırıldanmıştı ama ağlamak üzerindeymiş gibi boğuk çıkan o sesi dikkatimden kaçmamıştı. "Üzerimdeki baskılardan dolayı mantıksız bir karar verdim. Kendimi çok yalnız hissettim. Herkes bana yükleniyordu, sen inatla kendi doğrularını savunuyordun ve ben korktum. İkimizde bazı konulardan taviz veririz sanıyordum ama sen inatla geri adım atmadığın için ayrılmakta buldum çareyi. Yine de üzgünüm, dediğim gibi halledilebilir bir meseleydi ama üzerimde oluşan baskılar beni kötü hissettirmişti."

idol あ vmin ✓Donde viven las historias. Descúbrelo ahora