'42'

6.2K 633 744
                                    

Endişeliydim, korkmuştum ve aynı zamanda böyle bir şey yaşadığımız için üzgündüm.

Görevliler vasıtasıyla odaya girdiğimizde de endişeden ölmek üzereydim. Ancak o zaman elini henüz bıraktığım Taehyung'a bakma fırsatı yakalayabilmiştim.

"Aman Tanrım!" Korkuyla dudaklarımı araladım. "Taehyung kaşının kenarı kanıyor."

Yemek yerken bir an da diğer masalardan bir kız Taehyung'a bir şey fırlatmıştı. Olayın şokunda olduğum için tam anlamıyla kavrayamasam da şimdi net bir şekilde hatırlıyordum.

Her ne fırlattıysa o şeyi fırlattıktan sonra Taehyung'dan gelen acı dolu inlemeyi yeni yeni anımsamaya başlamıştım. Sonra kız zaten bağırmaya başlamıştı Taehyung'a karşı. Japonca konuştuğu için ben bir şey anlayamamıştım.

Üstelik olay çok kısa bir zamanda gerçekleştiği için kısa süreli bir şok yaşamıştım. Halbuki otelin restaurantında bir panik havası mevcuttu ve güvenliğimizden sorumlu olan korumalardan bir iki tanesi yanımıza gelmişti. Ama ben o kadar panik yapmıştım ki, sadece kızın bağırmalarını dinlemiş, şaşkınlıkla Taehyung ve menajerimize bakmıştım.

"Acıyor mu?" Diye sormuştum yüzümü ellerimin arasına alırken. O ise sadece başını olumsuz anlamda sallamakla yetinmişti.

Konuşmuyordu, kız ne dediyse artık Taehyung'un morali iyice bozulmuştu. Zaten bir şeyler fırlatan bir caniden ne bekliyordum ki?

"Hem ne bok yemeye kalkmamak için direniyorsun ki?" Endişeliydim ve aklıma menajerin Taehyung'u yerinden kaldırmaya çalıştığı o an Taehyung'un kalkmak istememesi gelmişti. Ve bu da beni sinirlendirmişti. "Saldırıya uğradın az önce bilmem farkında mısın? Hala daha orada durmanın bir mantığı yoktu."

"Ya ben neden bana, hayatıma, yönelimime, hislerime, sana olan sevgime saygı göstermeyen biri yüzünden mekan değiştirmek zorundayım ki?" Sinirden midir ya da üzüntüden midir bilinmez ama gözleri sanki ağlamaya meyilliymişçesine kızarmıştı. Üstelik garip bir şekilde aşırı sakin konuşuyordu. "Seninle güzel bir şekilde yemek yemek istiyordum sadece. O an sinirlendim, kalkmak istemedim. O gittikten sonra kaldığımız yerden devam edelim istedim. Ben artık başkaları yüzünden yapmak istediklerimden vazgeçmek istemiyorum."

Gözlerim doluyordu yavaş yavaş. Bunu bulanıklaşan gözlerimden ve boğazıma yerleşen o acı hissiyatından rahatlıkla anlayabilmiştim.

Ne diyebilirdim ki?

Geçecek, herkes saygı gösterecek, bizi destekleyecekler, asla kötü yorum almayacağız..

Evet, ben de bunları söylemek istiyordum. Ama bu cümleler koca bir yalandan ibaretti sadece.

Bu yüzden o kelimelerin yerini hiç sormak istemediğim ama eninde sonunda soracağım soruyla doldurmuştum. "Ne dedi?"

Alt dudağını turladı dili. Daha sonra yatağın üzerine oturarak bakışlarını camdan dışarı çevirdi. Ben ise hala ayakta dikiliyor ve onu izliyordum. Hem kaşının kenarından gelen kurumuş kanı, hem de gergin yüz hatlarını inceliyordum.

"Lanet bir homo olduğumu ve seni de böyle şeylere alet etmemem gerektiğini söyledi. Daha sonra benden iğrendiğini söyledi." Yutkundu. Tamam son zamanlar kötü yorumlar okuduğumuzdan bu tip cümleleri görmeye alışmıştık.

Fakat duymak,

duymak kötü hissettirmişti.

Artık bunu yüzümüze söyleyecek hatta ve hatta bir şeyler fırlatarak saldırı yapacak kadar cesaretli davranıyorlardı.

idol あ vmin ✓Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum