'58'

4.9K 485 641
                                    

etham - purpose

Adımlarım sarsak, bakışlarım baygındı. Gece saatlerinde hava serin olmasına rağmen sıcaklıyordum. Garip bir şekilde yanaklarım yanıyordu ve benimle beraber arabadan inen Yoongi hyung da hemen kolumdan tutuyordu. Lâkin gözlerim ağaçların süslediği parkı talan ediyordu. Yine de Taehyung'u görememiştim, Taehyung bir yana kimse yoktu ki bu parkta.

"Hyung beklememiş." Sarhoş bedenim dengesizleşmişti iyice, kelimeleri ise zorlukla dışarı salabilmiştim. Hani neredeydi? Neden yoktu? "Gitmiş bak. Kimse yok burada."

"İleride galiba." Yoongi hyung tuttuğu kolumu serbest bırakarak telefonunu cebinden çıkarmıştı. Üstelik o da aynı benim gibi etrafa göz atıp duruyordu. Zaten sonrasında telefonundan Taehyung'u aradığında buna bir son vermişti. "Biz geldik ama seni göremedik. Ne taraftasın?"

Duraksamıştı. Taehyung ona yerini tarif ediyor olmalıydı ki hemen benim ardımda kalan yürüyüş yoluna bakmıştı. Ben de güzel gülüşlümü göreceğim diye heyecana kapılarak aniden arkamı dönmüştüm. Lâkin tökezlemekten geri kalmamıştım. Neyse ki yanımda duran Yoongi hyung beni tutarak yeniden düşmemi engellemişti.

"Jimin çok içti, tökezledi az önce. Ayakta bile duramıyor ki." Yoongi hyung konuşmaya devam ediyordu, ben de yürüyüş yolunda Taehyung'u görebilmek için dikkatle o yöne odaklıydım. Ama yoktu işte, gitmişti beklememişti beni. "Biz parkın girişindeyiz, sen mi geliyorsun?"

Taehyung mu geliyordu? Benim yanıma Taehyung geliyordu. Mutlu olmuştum, yüzümde geniş bir gülümseme belirivermişti. Onu çok özlemiştim. Geldiği an direkt sarılacak ve özlemimi giderecektim ilk önce.

"Taehyung seni almaya gelecek birazdan." Yoongi hyung ne olur ne olmaz diye kolumdan tutmaya devam ediyordu o sıra. Telefonu kapattığını da bu sayede anlayabilmiştim. "Şimdi o heyecanlanmıştır, duramaz yerinde sen düşürürsün dedi bana. Gelip kendi alacakmış. Hayır yani anlayamıyorum, ben de gayet iyi göz kulak olabiliyorum sana. Ne diye şimdi bana güvenmedi ki?"

Sonlara doğru sitemli bir konuşma yapan Yoongi hyunga çevirmiştim bakışlarımı. Kaşları çatık bir şekilde henüz az önce baktığım yöne bakıyordu ama ona dönmemle bakışları beni bulmuştu. "Beni düşündüğünden dolayıdır o, sana güvenmediğinden değil. İçi rahat etmez şimdi. Ben tanıyorum Taehyung'u."

"Aman hemen de koru Taehyung'unu." Öfkeyle konuşmaya çalışsa bile istemsizce gülümseyerek bunu başaramamıştı. Gerçi pek önemli bir ayrıntı değildi bu. Benim için asıl önemli olan yer, Yoongi hyungun "Beklediğin kişi de geldi işte." Dediği kısımdı. Ben de yeniden arkamı dönmüştüm. Bu sefer kendimi bile şaşırtarak tökezlememiştim. Parkta bulunan aydınlatmaların altında belli belirsiz gözüken Taehyung'un yüzünü izlemiştim. Geliyordu işte, gitmemişti ve beni beklemişti. Bana yaklaşana kadar hipnoz olmuşçasına onu izlemiştim. Gerçi yanına gitmeye çalışsam Yoongi hyungun pek izin vereceğini de sanmıyordum. Kolumdan elini bir saniye bile olsun ayırmıyordu çünkü.

"Taehyung." Titrek bir ses tonuyla fısıldadığım sırada Taehyung bizim yanımızdaydı ve ilk önce beni süzmüş, ardından Yoongi hyunga dönmüştü. Yoongi hyung da Taehyung geldiği için benim kolumu serbest bırakmıştı. Ben de fırsat bilmiştim işte. Hemen karşımda duran, özleminden kudurduğum Taehyung'a doğru adımlamıştım.

Bana bakmamıştı, bakmamıştı ama elini de narince belime sarmaktan geri durmamıştı. Ben de başımı omzuna yaslamıştım usulca.

"Al getirdim güvenle yanına Jimin'i." Ben sessizce omzunda başımı dinlendirirken Yoongi hyung ve Taehyung aralarında konuşmaya başlamışlardı. "Ve düşürmedim."

idol あ vmin ✓Where stories live. Discover now