'41'

7K 587 388
                                    

Yatakta Taehyung'la beraber uzanıyorduk ve ne yalan söyleyeyim hiç kalkasım gelmiyordu.

İkimizde çırılçıplaktık ve başım onun göğüsündeydi. O ise kollarını benim bedenime sarmıştı. Ve ben zamanı şu dakika durdurmak isterdim. Ne var ki ikimizde bir şeyler yememiştik ve akşama çekim olduğu için duş almamız gerekiyordu.

Üstelik yatak bizim menilerimiz yüzünden birazcık batmıştı. Otel odasında olduğumuz için acilen buna da bir çözüm bulmamız gerekiyordu.

Kısacası Taehyung'a sarılarak uyuma hayalim yerle bir oluyordu.

"Zamanı durdurmak istiyorum." Diye mırıldandım, Taehyung'a biraz daha yaklaşırken. O da bana sarmış olduğu kollarından birini çekerek, elini yanağıma yönlendirmişti.

Şimdi tüy hafifliğinde yanağımı okşuyordu ve bu da yatağa yapışmamı istememe neden oluyordu. "Benim de seni bırakmak gibi bir isteğim yok."

Sonra aklına akşam olacak çekim gelmiş olmalı ki derin bir iç çekti. Elini yanağımdan çekip kolunu yeniden bedenime doladı ve eş zamanlı olarak dudaklarını dağılmış saçlarıma bastırdı.

"Ama maalesef akşam bir çekim var." Dudakları saçlarımın arasındayken kıpırdandı. "Şu an idol olmamayı isterdim. Herkesin gözü bizim üzerimizde ve seninle sanki hiçbir zaman rahat rahat vakit geçiremeyecekmiş gibi hissediyorum."

"Belki de gerçekten hiçbir zaman rahat rahat vakit geçiremeyeceğiz." İsteksizce mırıldandım. İdol olmasaydık birbirimizi doyasıya sevebilirdik.

Ama ne var ki ikimizde idollüğü seviyorduk ve fanlarımızın hayranıydık. Zaten onlar sayesinde bu işin zorluklarına katlanıyorduk. Onları öyle çok benimsemiştik ki, idollüğü bıraksak boşluğa düşerdik.

"Tüm herkese açıklarsak eğer rahat rahat vakit geçirebiliriz." Diye konuştuğunda göğüsünden başımı kaldırıp ona baktım. "Düşünsene tüm herkes ilişkimizi biliyor ve bizi destekliyor. Özellikle bizleri shipleyen fanlarımızı hayal edebiliyor musun?"

"Ama bu mümkün değil." Sanki şimdi açıklayacakmış gibi panikle ve sert bir dille konuşmuştum. Biliyordum hayal kurduğunu ama yine de korkmuştum. "İnanılmaz bir derecede nefret alacağız."

"Sakin ol Jimin." Yatıştırıcı bir ses tonuyla konuşup yatakta oturur konuma geldi. Bu tepkim onu şaşırtmış olmalıydı. "Ufak bir hayal sadece. Böyle bir niyetim yok şimdilik."

"Şimdilik derken?"

Neydi bu? Daha üyelere bile bir şey söylememiştik. Şimdilik derken neyi kastediyordu? Söyleyecek miydik tüm herkese?

"İstiyorum bunu Jimin. Ömrümüz boyunca saklayamayız. Şimdi üyelere bile söyleyemememin tek nedeni yayılacak olması korkumdan. Çünkü grubun kötü etkilenmesini istemiyorum bizim yüzümüzden." Kaşlarını çatarak konuşmasına bakılırsa tepkilerime sinirlenmeye başlıyor olmalıydı. Ama bu konuları konuşmak için de anlatmayı istemek için de çok erkendi. Bunu anlaması gerekiyordu. "Zaman gerekiyor biliyorum. Ama elbet bir gün açıklayacağım herkese sen de bunu bil."

Ve belki de birazcık da olsa benim onu anlamam gerekiyordu. Ama ne var ki tedirgindim.

"Saklamak istiyorum." Endişeyle konuştum. Gözlerindeki kararlılık beni endişelendirmişti. "Tüm dünyaya bunu yaymak istemiyorum."

"Utanıyor musun?" Donuk bir şekilde sordu. Ve ben o an bu soruya cevap veremedim. "Söylesene Jimin, bir erkekle birlikte olmaktan ya da en basitiyle benimle olmaktan utanıyor musun?"

idol あ vmin ✓Onde histórias criam vida. Descubra agora