'47'

5.3K 521 695
                                    

Bazı zamanlar bir yalan başka yalanların doğmasına sebep olurdu. Sonrasında o yalanların içerisinde debelenir dururdu insan. Pişman olurdu belki ama yine de doğruları söylemeyi geciktirdiği için bir türlü cesaret edip yalanlarını belli edemezdi.

Taehyung'la tam olarak bu durumu yaşamıştık biz. Açıkçası onlara söylemek istemiyorduk ikimizde. Sadece ne kadar fazla kişi bilirse o kadar çabuk duyulur diye korkuyorduk. Fakat ailemiz olan bu insanlara yalan söylemek bizi geriyordu.

"Söylemeliyiz Jimin." Jungkook'un sorduğu o sorunun üzerinden bir kaç hafta geçmişti. Taehyung o gün onu geçiştirmek için "Üzerime çok geliyordunuz, öyle bir yalan uydurdum işte." Diye bir cümle kurmuş, sonrasında da gülümsemişti. Bu cümleyi kurarken ikimizde felaket derecede berbat hissetmiştik ama ne o ne de ben cesaret edip doğruyu söyleyememiştik.

Şimdi de Taehyung onlara söylememiz gerektiğini söylüyordu. Ama bu konuya nereden geldiğini bir türlü anlayamamıştım. Tamam, bunun üzerinde o sorudan sonra çokça düşünmüştük. Hatta bir ara gerginliğimizden dolayı birbirimizi yanlış anlayıp kavga bile etmiştik. Neyse ki durumu çabuk toparlayabiliyorduk, uzatmadan birbirimizin kollarının arasına girerek karşılıklı olarak özür dilemiştik.

Bir de konser vereceğimiz zamanlar olduğu için ekstra gergin hissetmiştik. Neyse ki konseri atlatmıştık fakat bugün de fan buluşması vardı. Bir kaç üyenin çoktan saçları yapılmaya başlamıştı. Geriye kalanlar ise sıralarını beklerken kendi hallerinde takılmayı tercih etmişti.

"Aptal, burada konuşulacak konu mu bu?" Taehyung'a kaşlarımı çatarak fısıldadığımda etrafı göstermiştim. Bir kaç çalışan yemek yiyordu, bir kaçı da kenarda sohbet ediyordu. Hemen yan koltukta Jungkook uyuyordu ve ileri ki masada Jin hyung vardı, o da çalışanlarla beraber yemek yiyordu.

Ayrıca odaya henüz Namjoon hyung girmişti ve bizden biraz uzakta duran tek kişilik koltuğa oturarak telefonunu şarja takmıştı. Ve Taehyung aptalı tüm bunlara rağmen oturup bu mevzuyu konuşma cesareti gösterebiliyordu.

"Ne konuşuyorsunuz öyle fısır fısır?" Jin hyungun şüpheli bakışları ikimizin üzerinde gezindiğinde Taehyung masada duran değişik ve ne olduğunu anlayamadığım oyuncağı eline almış, onu incelemeye başlamıştı. Ben ona yandan bir bakış atıp elindeki oyuncağı almaya çalışmıştım. Madem konuyu o açtı, o açıklasın istemiştim ama o elimi iterek büzmüş olduğu dudaklarıyla oyuncağı incelemeye devam etmişti.

"Bak ya bir de beni tınlamıyorlar." Jin hyung bozulmuş gibi yaparak önüne döndüğünde dikkatimi yeniden Taehyung'un elindeki oyuncağa çevirmiştim. Cidden Taehyung oyuncağı elinde o kadar evirip çevirmişti ki bir parçası elinde kalmıştı.

"Al işte." Diye söylendim. "Bozdun oyuncağı!"

Şaşkın bakışları benim ani tepkimle beraber bana döndüğünde hemen elindeki oyuncağı kapıp yapmaya çalışmıştım. Ve o bu hareketim karşısında şaşkın bakışlarını elime aldığım oyuncağa dikmişti. Bu tavrına gülümsemeden duramamıştım. Bazı zamanlar dikkati hemen her şeyde başka bir şeye kayabiliyordu. Bunu yaparken gözlerini sevimlice açıp dudaklarını aralıyordu. Tam bir bebek gibi davranıyordu ve ben de onun ağzını yüzünü yememek için zor tutuyordum kendimi.

Onu biraz daha böyle izleyebilmek için oyuncağın bir kaç parçasını da çıkarmıştım.  Ve Taehyung bu durum karşısında kaşlarını çatmıştı. "Ya ama ben onu yapacaktım."

Ona bir şeyler söylemek için dudaklarımı aralasam bile araya giren Namjoon hyung sayesinde susmak zorunda kalmıştım. "Tanrım, oyuncak görünce bunlar niye böyle dünyadan soyutlanıyorlar."

idol あ vmin ✓Where stories live. Discover now