'57'

4.4K 520 1K
                                    

5 second of summer - amnesia

Bitmiş bir ilişkim vardı. Hala daha inanamıyordum ama üyeler de biliyordu artık bunu. Ayrıca tepki göstermek yerine güzel desteklerini esirgememiş olmaları onlara minnettar olmama neden olmuştu. Sonrasında zaten benimle konuştuklarının aynısını Taehyung'la da konuşarak Taehyung'u da şaşırtmışlardı.

Şimdi de dans ediyorduk, pratik odasında. Albüm yayınlanma tarihimiz ertelendiği için Taehyung biraz suçlu hissediyordu. Tamam, benimle konuşmamıştı bu konuyu ama Yoongi hyungla bir gece oturup konuştuklarında bunları söylemişti. Eh, Yoongi hyung da gelip bize anlatmıştı bu durumu. Onun haricinde kesinlikle benim hakkımda konuşmadığını da öğrenmiştim. Elbette bunu beklemiyordum. En azından bir kaç cümle söyler diye umut etmiştim. Çünkü ben bu bir hafta içerisinde diğerlerine karşı sürekli Taehyung'dan bahsedip durmuştum. Üzerine birde ağlamalarım falan olmuştu. Lâkin Taehyung tam aksine ismim geçtiği zaman sinirleniveriyor, konuyu kapattırıyormuş.

Yaklaşık iki-üç gün önce Jungkook benim ısrarlarıma ve üzgün hallerime dayanamayarak Taehyung'la konuşmaya karar vermişti. Konuşmaya tabii ki benden bahsederek girmemişti, öncelikle albümden ve endişelerinden bahsetmiş, yavaş yavaş konuyu bana getirmişti. Jungkook'un söylediğine göre de Taehyung konuyu bana çektiği an kendisini azarlamıştı. Jungkook bana kendisine ne söylediğini anlatmamıştı. Ama biliyordum, Taehyung kesinlikle kırılacağım cümleler sarf etmişti.

"Yoruldum." Nefes nefese mırıldanıp şarkının sonlarında olmamıza rağmen biraz daha dayanmak yerine terli bedenimi sertçe yere bırakmıştım. Çünkü zaten üzgündüm, mideme yiyecek namına bir şeyler girmesinin üzerinden de geçmişti. Canım bir şey yemek istemiyordu çünkü. Bedenim de çabucak yorgun düşüyordu işte böyle. "Bana suyu uzatır mısın?" Şarkı kapanır kapanmaz, hemen biraz ilerime kendisini atan Jin hyungtan suyu istemiştim. Oraya uzanıp almaya çalışacak kadar dermanım bile yoktu.

Aynı benim gibi nefes nefese kalan Jin hyung su şişesini göremediği için önce etrafına göz atmış, ardından şükürler olsun ki görebildiği su şişesini bana uzatmıştı. Ben de suyumu içerken hep yaptığım bir şeyi yaparak Taehyung'u izlemiştim.

Garip bir şekilde benim gibi davranmıyordu. Mesela ben günün her saati somurtuyordum. Ara ara ağlıyordum, yemek yemiyordum. Uykusuz kalıyordum. Taehyung ise gülümsüyordu. Üzüldüğüne veya ağladığına şahitlik eden olmamıştı. Hayır, elbette üzülsün istemiyordum ama sadece benim kötü hissediyor olmam da şaşırmama neden oluyordu. Bu duygularını bizden saklıyor oluşundan emin olduğum için de bu şaşkınlığım kısa sürüyordu.

Şimdi de pratik odasının kapı tarafında yere oturmuş, çalışan birkaç kızla sohbet ediyordu. Ara ara telefonlarından bir şeylere bakarak da gülüşüyorlardı. Kıskanmıştım yeniden, kızları değil ama. Ben, bana göstermediği gülüşlerini onlara gösterişini kıskanmıştım. Bana ulaşmayan sesinin onlara ulaşmasını kıskanmıştım. O güzel bakışlarının ben haricinde herkeste dolaşışını kıskanmıştım.

Onu özlüyordum. Bu bir haftadır resmen özlemimden gebermiştim. Onu görüyordum, hemen karşı odamda kalıyordu mesela. Ama görmüyor olsam daha kolay geçebileceğinden emin olmuştum. Onu gördüğüm her an daha çok acı çekiyordum. Ona dokunamıyordum, onunla konuşamıyordum, bana gülümsemiyordu. Ne kadar zor olduğunu bu sayede fark etmiştim ben. Kalbimi avcunun içerisine alıp ezmişti sanki. En azından ben duygularımı belli edebiliyordum, içimi dökebiliyordum. Ama o yapmıyordu. Bu yüzden şaşırıyordum işte bazen. Nasıl bu kadar ustalık derecesinde saklayabiliyordu? Üstelik ona baktığım ilk an kesinlikle onun mutlu olduğuna kanıyordum ben.

idol あ vmin ✓Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu