'50'

5.7K 552 387
                                    

alec benjamin - boy in the bubble

***

Sabah, henüz güneşin bile kendisini göstermediği bir zaman diliminde Hoseok hyung sayesinde uyandırılmıştık. Ve biz Taehyung'la beraber uyuduğumuz için hepsi bizden bıkmış gibi söylenip durmuştu. Tabii her saçma tartışmamızla ortamın huzurunu bozup, hep kendi başımıza olayları hallediyorduk. Üyeler de doğal olarak bu beklendik durum karşısında şaşırmamış olabilirlerdi lakin fazlasıyla sinir oluyorlardı. Biz de sesimizi çıkarmıyorduk, Taehyung'la.

Jungkook meselemiz vardı bir de. Sabah bizi sarılır vaziyette yakalayan Hoseok hyung sayesinde o da bunu biliyordu. Diğerleri ve hatta Jungkook bile alışkındı bazı zamanlar beraber uyumamıza. Ben eskiden en çok Jungkook'la paylaşırdım yatağımı. Taehyung'un ise herkesle en az bir kez uyumuşluğu vardı. Lakin durumlar farklıydı. Jungkook, Taehyung ve benim sevgili olduğumu biliyordu. Üstelik dün akşam saatlerinde kavga etme nedenimiz de tam olarak buydu.

Eh, nedendir bilinmez ama sabah beraber uyuduğumuzu duyduğundan beri bize ters bakışlar atıp duruyordu. Belki de ters ters bakmak için bahane arıyordu. Biraz garip kaçacak belki ama pek umursadığım da söylenemezdi.

Bugün önemli bir gündü. Albüm çalışmalarına başladığımız için daha önceden de belirlenen şarkılarımızın kayıtlarının ilk günüydü. Bir kaç günün ardından da konsept fotoğrafları çekileceği için saçlarımıza falan el atılacaktı. Kısacası yoğunduk. Jungkook'la konuşma, ters ters bakmalarına tepki verme işini ertelemiştim.

"Dün ne oldu?" Fakat Jin hyung bu meseleye takmış gibiydi. Bunu da biraz uzağımda duran Jungkook'a sorduğu sorusuyla anlayabilmiştim. Fakat ikisinin de elinde kağıtla kendi bölümlerime göz atan beni gördüğünü sanmıyordum. "Taehyung'a ne dedin?"

"Bir şey olmadı hyung." Jungkook omuz silkip oturduğu yerden ayaklandığında onları izleyen beni görmüş, ardından gözlerini devirerek bakışlarını benden kaçırmıştı. Daha sonra onu süzen ve göz devirdikten sonra dikkatini bana veren Jin hyungun bakışlarından kaçmak için bulunduğu yerden uzaklaşmıştı.

"Namjoon," Çalışanlardan biri Namjoon hyunga seslendiğinde ilk kayıt işinin onda olduğunu anlamıştım. "Senden başlıyoruz."

Bana daha vardı, bu yüzden biraz Taehyung'un yanına gidip onun yanında pratik yapabilirdim. Fakat ortalıklarda gözükmüyordu. Bir süre etrafı gezmiş, kalabalığın içinde onu aramıştım. Yine nereye gitmişti ki?

"Noona." Yanımdan geçen Ji Eun noonayı durdurmuştum. Sonuçta en son onunla bir şeyler konuşuyordu, onun nerede olduğunu biliyor olmalıydı. "Taehyung'u gördün mü?"

Sorumla birlikte etrafa hızlıca bir göz attıktan sonra bilmediğine dair dudaklarını büzerek bana bakmıştı. Ardından elinden kayıp düşmek olan dosyayı kollarıyla sıkıca kavrayarak sabitledikten sonra "Uykusu olduğu için söylenip duruyordu. Uyumaya falan gitmiştir. Bulunca buraya getir." Demiş, ona seslendikleri için hızlıca yanımdan ayrılmıştı.

Ben de son çare telefonumu çıkarıp onu aramıştım. Umarım yine çalışması gereken bir vakitte başka yerlerde uyuyakalmıştır, diye düşünürken kulağıma henüz götürdüğüm telefon sayesinde onun uyuyakaldığına emin olmuştum. Aksi takdirde telefona cevap vermemesini başka bir şekilde yorumlayamıyordum.

"Hyung." Bu sefer de uzaktaki koltukta baygın gözleriyle elindeki telefonuna bakan Yoongi hyunga seslenmiştim. Ve hyung dediğim için onunla beraber Hoseok hyungla Jin hyung da bana doğru dönmüştü. Ben de sorumu üçüne ithafen sormayı tercih etmiştim. "Taehyung'u gördünüz mü?"

idol あ vmin ✓Where stories live. Discover now