Giriş

54.5K 1.7K 3.4K
                                    

"Kahretsin! Bu nasıl bir sistem!?"

Sinirle arkama yaslanıp ellerimle yüzümü avuçladım. Saatlerdir sisteme giriş yapmakla uğraşıyordum ama bir türlü giremiyordum. Sistemleri fazla kuvvetliydi. Hemde bir şirkete göre fazlasıyla kuvvetliydi. Bu daha çok şüphelenmeme neden oluyordu.

Tam tekrar deneyeceğim sırada telefonum çaldı. Arayan Maske idi. Telefonu hızlıca açtım.

"Ne buldun?"

Ses değiştirme cihazını kullanıyordu. Bu yüzdende sesi çok cızırtılıydı.

"Daha giriş yapamadım."

Yürek yedim belki de ama doğruyu söylemiştim.

"Şafağa kadar kayda değer bir şey bulamazsan kendine kaçacak delik ara."

"Efendim, sistemleri çok güçlü. Normalde bu kadar uzun sürmezdi. Lütfen, biraz daha süre verin."

"Sana yeterince süre verdim."

"Bir gün daha efendim. Lütfen."

Telefondan cızırtılı sesler gelmişti. Sanırım nefes veriyordu.

"Yarın şafağa kadar vaktin var."

Bir şey dememi beklemeden telefonu suratıma kapatmıştı. Hızla tekrar işe koyuldum. Umarım yarın şafağa kadar kayda değer bir şey bulabilirim.

Sisteme tekrar giriş yapmaya başladım. Aslında bir yere kadar geliyordum fakat sonrasında lanet bir şifre istiyordu. Ve şifreyi her yanlış girdiğimde sisteme en baştan giriş yapmak zorunda kalıyordum. Eh, bu da bana epey vakit kaybettiriyordu.

Elimi kahve bardağıma uzattım. İki gündür şu iş yüzünden uyuyamıyordum. Uykumu dağıtmak için de sürekli kahve içiyordum. Vücudum da bu kadar kafeine zaman zaman tepki gösteriyordu. Mide bulantısı, el titremesi vs.

Bardakta son bir yudumluk kahveyi de kafama diktikten sonra bardağı sertçe masaya koydum. Kahveden soğumuştum resmen. Şu iş bitsin iki hafta kahve içmeyecektim.

Birkaç dakika sonra yine o şifreli bölüme gelmiştim. O kadar çok giriş yapmıştım ki artık ezberlemiştim. Şimdi gelelim asıl konumuza. Bu şifre ne olabilir? Bir sürü doğum tarihi, isim, kod girmiştim ama hepsi hüsranla sonuçlanmıştı.

"Ne saklıyorsun da sistemin bu kadar kuvvetli Barlas Doğan?"

Devletin sisteminden beterdi resmen! Hangi yazılımcı bu sistemi tasarlamıştı!?

Sinirle arkama yaslandım. Uykusuzluktan sağlıklı düşünemiyordum. Şifre ne olabilirdi? Hayır, şifreyi kırmayı da denemiştim ama orası daha karmaşıktı. Her yerden bir kod çıkıyordu. Tam "İşte kırdım!" derken başka bir kod fırlıyordu.

Sinirle tekrar bilgisayara eğilip parmaklarımı klavyede oynattım.

Zıkkımın Kökü

Kendimi tutamayıp yazmıştım. Canıma tak etmişti çünkü. Sinirle soluyarak ayağa kalktım. Kafamı az da olsa dağıtmaya ihtiyacım vardı. Hoş ne kadar dağıtabileceğim orası ayrı konu.

Tam odadan çıkacakken bilgisayardan bir ses geldi.

Giriş onaylandı.

Arkamı döndüğümde gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Ne yani şifre Zıkkımın Kökü müydü? Yüzümde oluşan zafer gülümsemesiyle hızla bilgisayara doğru ilerledim. Evet, şuan bütün dosyalar karşımdaydı. Vakit kaybetmeden kendi ürettiğim virüsü sisteme saldım. Bu virüs sayesinde bütün dosyalara erişmiştim. Hatta daha da iyisi bu virüs en önemli ve gizli dosyaları seçebiliyordu. Bu yüzden hiç zorlanmadan dosyaların kendi kendine bilgisayara inmesini izleyecektim.

"Acaba çok mu aptalsın yoksa fazla mı zekisin Barlas Doğan?"

Dosyalar bir bir bilgisayara inerken arkama yaslanıp sırıtarak indirilen dosyaları izlemeye başladım. Şanslıydım ki geceydi ve bütün çalışanlar evdeydi. Onlar gelip durumu çözene kadar ben bütün dosyaları indirmiş olurdum.

"Sonunda bu işten kurtuldum!"

Elimi telefonuma uzattım ve yarım saat sonrasına alarm kurdum. Normalde her ihtimalle karşı uyanık kalmam gerekiyordu ama vücudum daha fazla dayanamayacaktı. Zaten saldığım virüs her şeyi hallediyordu.

Alarmı kurduktan sonra oturduğum koltuğa uzanıp gözlerimi kapattım. Zaten anında uyku bedenimi ele geçirmişti.

𓆝 𓆟 𓆞

HackerWhere stories live. Discover now