Güven

6.2K 465 596
                                    

  Derin bir nefes aldım. Şimdi aklını kullan ve iyi bir yalan uydur Havin!

  Barlas tam tekrar ağzını açmış iken hızlıca konuşmasına fırsat vermeden ağzımı açtım.

"Barlas, bu biraz kızsal bir durum. Aslında senle bir ilgisi yok ama Talya senin kızacağını düşündüğü için sana söylememi istemedi."

  Barlas yanımızda bittiğinde hala tek kaşı havada iken Talya'ya döndü.

"Sana hiçbir konuda kızmayacağımı biliyorsun. Canını tehlikeye atmadığın sürece!"

  Yıllar önce atmış aslında da neyse.

"Abi... utanıyorum."

  Talya kafasını eğip utana sıkıla dediği şeyle Barlas bana bakmaya başladı. Gülümseyerek kolumu Talya'nın omzuna attım.

"Dediğim gibi bence utanmasına gerek yok ama eğer utanıyorsa da zorlamamak gerek."

Barlas Doğan'dan:

"Dediğim gibi bence utanmasına gerek yok ama eğer utanıyorsa da zorlamamak gerek."

  Havin'in dediği şeyle bakışlarımı tekrar Talya'ya çevirdim. Kafasını kaldırmadan yere bakıyordu. Kızsal bir şey... nedense bu beni hiç tatmin etmemişti.

  Tam ağzımı açmış iken Havin'in bakışlarını gördüm. Susmamı istercesine gözlerimin içine bakıyordu. Bunun üzerine derin bir nefes alıp diyeceğim şeyleri yuttum.

"Pekala, öyle olsun."

  Talya başını kaldırıp hafifçe gülümsedi.

"Siz bir yere mi gidiyorsunuz?"

  Sorduğum soru ile Havin kafasını iki yana salladı.

"Hayır. Talya yemek yiyecekti, ben de ona eşlik edecektim."

"Sen şirkete mi gidiyorsun abi?"

"Hayır. Kısmen evet."

  Daha sonra dediğime ekleme yaptım.

"Havin benimle bir gelebilir misin?"

  Sorduğum soru ile Talya anında panik olmaya başlamıştı.

"Gelirim tabi ki de."

  Havin'in gülümseyerek dediği şeyle arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Havin'in adımlarını 2-3 saniye sonra duydum. Büyük ihtimalle Talya'ya rahat olması konusunda işaret vermişti.

  Bu daha da şüphelenmeme sebep olurken odamın kapısının önüne geldik. Kapıyı açıp içeri girdiğimde Havin arkasından kapıyı kapattı.

"Bir şey mi oldu?"

"Söylediğiniz yalana inanmamı beklemiyorsun herhalde?"

  Arkamı dönüp Havin'in surat ifadesine baktım. İfadesizdi. Bu da yalan söylediğinin bir başka kanıtı idi. Eğer doğruyu söyleseydi bakışlarından anlamadığı belli olurdu. Numara yapmasının anlaşılacağını da biliyordu. Bu yüzden ifadesiz durmaya çalışıyordu.

"Yalan söylemiyoruz?"

  Havin'e doğru yavaş yavaş adımlamaya başladım.

"Böyle basit bir yalana düşecek kadar ne yaptınız?"

  Havin kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı.

"Barlas bir şey yapmadık diyorum. Hayır yani, ne yaptığımızı duymak istiyorsun?"

  Kaşlarım havalandı. İnkar, manipüle... dahası var mı acaba?

"Havin... son kez söylüyorum."

HackerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin