Yarım

8K 552 1.1K
                                    

"S*ktir!"

  Oflayarak duvara baktım. Korku filmi gibiydi. Sadece kanla değil, normal siyah boya ile yazılmıştı.

"Barlas Bey..."

  Bakışlarımı arkamdaki hemşireye yönelttim.

"Polis çağırmayın. Odayı geri eski haline getirin yeter."

"Emin misiniz?"

  Kadın şaşkınlıkla Barlas'a bakarken aynı şaşkınlıkla bende ona bakıyordum.

"Bize biraz müsaade verebilir misiniz?"

  Yönelttiğim soru üzerine hemşire odadan çıkıp kapıyı kapattı. Bende hızla Barlas'a döndüm.

"Polis çağırmayın, da ne demek Barlas!? Parmak izi örneği alabiliriz! Ya da bizim gözden kaçırdığımız bir ipucuyu polisler bulabilir!"

"Polise ne diyeceksin Havin? İlla ki bir açıklama bekleyecekler, durduk yere bunlar yapılmaz çünkü. Ne demeyi bekliyorsun?"

"Yalan uyduramaz mıyız?"

"Aklında bir yalan var mı? Yalanı uydurduk ve polisi kandırdık diyelim, işin içine magazin de dahil olur. Öyle bu bir sır, kimseyle paylaşmayın tarzında polise söylemen hiçbir halta yaramıyor.

  Ayrıca dünyaca ünlü bir holdingin sahibiyim, polis kolaylıkla peşimi bırakmaz. Ben ne kadar olaydan geri çekilin desem de alttan alttan kurcalamaya devam ederler. Aynı zamanda benim geri çekilmelerini söylemem magazinde de olay yaratır. Bu olay hafife alınacak bir şey değil ve neden polislere sorgulamarına izin vermediğim ayrı bir soru işareti olur. Anlayacağın battıkça batarız."

  Barlas'ın uzun konuşması üzerine ofladım.

"Adamların halledemez mi?"

"Bir sürü adamı hastaneye sokman az önce anlattığım olaylardan pek de farklı bir şey doğurmaz."

  Daha sonra dediğine ekleme yaptı.

"Ayrıca Maske'nin, herhangi bir adamı bu dediklerini yapacak kadar salak değil."

"Dalgınlığına gelmiş olabilir?"

"Gelemez. Eğer gelirse bedelini canıyla öder."

  Yine kendinden emin konuşuyordu fakat bu sefer az da olsa haklılık payı vardı.

"O zaman eve gidiyoruz?"

"Evet. Kan sonucunu beklemeye gerek yok, eğer vücudunda bir zehir olsaydı şu zamana kadar etkisini gösterirdi."

  Kafamı salladım. Daha sonra önde ben arkamda Barlas odadan çıktı. Hemşire duvara yaslanmış bir şekilde bizi bekliyordu. Gelmemiz ile yaslanmayı bıraktı.

"Dediğim gibi polisi karıştırmayın. Odayı toplayıp eski haline getirin ve bunlardan hiç kimsenin de haberi olmasın!"

"Tamamdır Barlas Bey."

  İkimizde asansöre doğru ilerledik. İçeri bindiğimiz de konuştum.

"Polislerin magazine söyleyebileceğinden bahsetmiştin. Hastanenin söylemeyeceğini nereden biliyorsun?"

"Hastane Tuna'nın da ondan."

  Kaşlarım şaşkınlıkla kalkarken konuştum.

"Tuna'nın mı?"

"Arabada konuşalım."

  Kafamı salladım. Asansör durduğunda hızlıca inip çıkışa doğru ilerledik. Önce binadan sonrada bahçeden çıkıp park halindeki arabaya doğru ilerledik. Barlas kapıyı açınca koltukta yerimi alıp kemerimi bağladım. Barlas arabayı çalıştırıp eve doğru sürmeye başladı.

HackerTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang