Telefon

25.8K 1.2K 247
                                    

"Pis herif!"

"Diyorum işte p*ç evladı!"

"Tamam canım, o kadar da değil. Sakin ol."

"Sakin falan olamıyorum! İşini resmen bedavaya yaptım! Hayır, düzelteceğim ama o salak kadın yüzünden onu da yapamadım! Delireceğim!"

"Hey hey, sakin ol."

  Sinirle soludum. Bir türlü sinirim geçmiyordu. Bunca yıl sonra yine kandırılmıştım! Kendime verdiğim sözü tutamamıştım ve yine kandırılmıştım!

"Delireceğim, gerçekten delireceğim!"

"Havin sakin ol. Bak yine kriz geçireceksin. Olan olmuş zaten, yapacak bir şey yok. Sen zaten o paranın iki katını haftada kazanıyorsun. Takma."

"Mesele para değil Berfin! Mesele yine kandırılmış olmam!"

  Benim bunu demem üzerine Berfin susmuştu. Ne diyecekti ki zaten?

"İstersen tekrar LaBaTa Holding'e git. Tekrar dene şansını."

"İçeri almazlar."

"Denemekten zarar gelmez bence."

"Uğraşamam."

"Sen bilirsin." dedikten sonra ayağa kalkıp tabakları topladı.

"Yardıma ihtiyacın olursa salondayım." deyip mutfaktan çıktım. Aslında Berfin'e yardım etmem gerekiyordu ama en son yardım etmeye çalıştığımda bütün mutfak su ve bulaşık deterjanı olmuştu. Nasıl olduğunu ben de bilmiyorum.

  Kendimi koltuğa atıp kumandayı elime aldım. Sıkıntıyla kanalları dolaşırken gördüğüm yüzle hızlıca kanalı değiştirmeyi bırakıp izlemeye başladım.

"Şirketinizin yakın zamanda hacklendiğinin haberini aldık. Söylenene göre bütün dosyalar silinmiş. Doğru mu?"

  Bir magazin programıydı. Normalde izlemezdim ama Barlas Doğan'ın açıklamasını merak ediyordum.

"Havin!" diyerek içeri gelen Berfin ile hızlıca elimi kaldırıp susmasını işaret ettim.

"Evet, maalesef doğru. Yazılımcılarımız durumu düzeltmek için uğraşıyor."

  Daha çok uğraşırlar. Benim ürettiğim virüsü öyle kolay kolay imha edemezler.

"Peki şirketinizin batma gibi bir durumu var mı?"

  Salak kız, sanki evet diyecek!

"Bunu düşünmek için daha çok erken. Ekip arkadaşlarıma güvenim sonsuz. Bu durumu kolayca çözeceklerine inanıyorum."

  İyi, sen inanmaya devam et.

"Oldu ki başarısız oldular, ne yapacaksınız?"

  Adamın geleceği görmek gibi bir özelliği yok ya hani?

"Az önce de dediğim gibi böyle bir şeyin gerçekleşmesi çok düşük bir ihtimal."

  Sen öyle san.

"Peki..."

"Üzgünüm arkadaşlar ama gitmem gerek." deyip magazincilerin arasından ilerlemeye başladı. Tabi güvenlikler olmasa hayatta gidemezdi. Malum, kız daha fazla soru sormak için resmen güvenliğin üstüne atlamıştı.

"Şu iş epey olay olmuş."

  Berfin'in sesiyle kafamı çevirdim.

"Çok normal. Neredeyse Dünya'nın her yerinde şirketi olan bir adamdan bahsediyoruz."

"Peki bir şey diyeceğim. Madem o kadar şirketi var, neden batmayı sorun etsin ki?"

"Sandığın kadar basit değil. Bu bir zincirleme. Ben bu şirketi hacklersem diğer şirketlerde devreye girer."

  Berfin bana garip garip bakmaya başladı.

"Hiçbir şey anlamadın dimi?"

"Evet."

  Derin bir nefes alıp baştan anlatmaya başladım.

"Bak şimdi, ana şirket buradaki. Diğer ülkelerdeki şirketler buna bağlı. Hem sistem olarak hem yönetim olarak. Yazılımın, dosyaların, şifrelerin her şeyin kaynağı LaBaTa holding. Çünkü diğer ülkelerdeki şirketler sadece kendi şirketlerinin dosyaları, şifreleri vs ile ilgilenirken LaBaTa Holding hem kendini hem de diğer şirketleri yönetiyor. Dolayısıyla bütün şifrelere, dosyalara sahip. Örneğin ben Amerika'daki şirketini hackleseydim bu kadar sorun olmazdı. Ama LaBaTa ana bina, her şeyin kökü. Eğer o batarsa bütün şirketler batar. "

"Hee şimdi anladım."

  Berfin bunu dedikten sonra önüme döndüm.

"Evet sayın seyirciler, şimdi sır..."

  Devam edecekken televizyonu kapattım. Zaten magazin sevmezdim.

"Havin!"

"Efendim?"

"Bu virüsü sence durdurabilirler mi?"

"Pek sanmam."

"E kızım yardım etsene!"

  Ona anlamayan bakışlar atmaya başladım.

"Anlamadım?"

"Yani şirkete gidip 'Ben bu virüsü durdurabilirim.' desene!"

"Ne diyorsun Berfin anlamıyorum."

"Ya neyini anlamıyorsun? Madem virüsü durduramıyorlar sen gidip durdursana!"

"Gittim ya zaten Berfin. Almadı o salak kız!"

"Tekrar dene şansını."

"Güvenlik beni içeri almaz."

"Nasıl bu kadar kesin konuşabiliyorsun?"

"Tecrübe."

"Sabır, sadece sabır!"

  Gülerek önüme döndüm.

"Aa!"

Berfin'in bağırmasıyla hızla kafamı çevirdim.

"N'oldu!?"

"Kız ben Roxy'i almayı unuttum!"

"Ne!?"

  Ben böyle bağırdıktan sonra Berfin hızlıca yerinden kalktı. Bende kalkıp peşinden gittim.

"Berfin nasıl unutursun ya!?"

"Off, ne bilim aklımdan çıkmış! Ayrıca sende hatırlatmadın!"

"Kızım, benim aklım yerinde mi?"

"Benimki yerinde mi!?"

  Hızlıca çantasını ve ceketini alıp dış kapıya yöneldi.

"Ben Roxy'i alıp geliyorum."

"Tamam."

"Hadi görüşürüz!"

"Bay bay!" deyip kapıyı kapattım. Roxy benim köpeğimdi. Geçen hastalandığı için veterinere götürmüştük.

  Oflayıp salona geçeceğim sırada telefonum çalmaya başladı. Ne unuttu acaba?
  Hızlıca telefonu bulduğumda isimsiz numaraydı. Kaşlarım istemsiz çatılmıştı. Belki müşteridir, diye telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Sen Janset Demir misin?"

  Telefonu açtığım gibi bu soruyla şaşırmıştım.

"Belki. "

𓆝 𓆟 𓆞

HackerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin