Albüm

10.7K 677 95
                                    

"Havin, benimle bir gelebilir misin?"

  Kaan'ın ayaklanarak dediği şeyle bakışlarım kısa bir an Berfin'e kaydı. Yüzünde mutlu bir gülümseme vardı. Bakışlarımı tekrar Kaan'a çevirdim. 

"Tamam."

   Bende ayaklanıp onun peşine takıldım. İkimiz de odadan çıkarken Kaan önde ben ise hemen onun arkasında yürüyordum. Merdivenlerden çıkarken aklımdan bin bir düşünce geçiyordu. Bir tarafım deli gibi sevinirken bir tarafım anlamlandıramadığım bir duygu içerisindeydi. İstememezlik değildi. Korku da değildi. Tanımlayamıyordum fakat sevinen tarafım daha ağır basıyordu. 

  İki kat merdiven çıktıktan sonra uzun koridorda ilerlemeye başlamıştık. Bu kata hiç gelmemiştim. Daha doğrusu gelme fırsatım olmamıştı. Ki zaten niye geleyim? Her şeyi geçtim koskoca malikanede kaybolup kendimi rezil de edemem.

  Bir odanın önüne geldiğimizde Kaan kapıyı açıp içeri girmemi bekledi. İçeri girdiğimde Kaan ardından kapıyı kapattı. Odaya bir göz atarken ful gri tonlarında olduğunu fark ettim. 

"Niye buraya geldik?"

  Bilerek anlamamazlıktan geliyordum. Fakat Kaan bana bir bakış atıp hiç cevap vermeden dolabına doğru ilerledi. Ben olduğum yerde beklerken Kaan dolabında bir şeyler yapıp dolabı geri kapattı. Elinde albüm gibi bir şey tutuyordu.

  Kaan elindeki şeyle bana doğru gelip elindekini bana uzattı. Kaşlarımı çatmış bir şekilde elindekini aldığımda bunun hakikaten de bir albüm olduğunu fark ettim. Kaan'a kaçamak bir bakış atıp albümün kapağını açtım. Açmamla gözlerimin dolması bir olmuştu. 

  Albümün başındaki fotoğrafta ben ve abim vardı. Yazın biz kumda oyun oynarken çekilmişti. Bakışlarımı diğer sayfaya yönelttim. Burada üstünde pembe giysilerle yatan yeni doğmuş bir bebek vardı. Yani ben. Albümün sayfasını çevirdim. Bu sefer annemle babamın düğün fotoğraflarıyla karşılaştım. Annem beyaz gelinlikle çok güzel duruyordu. Siyah saçları gelinliğin üstüne dökülüyordu. Babam da siyah takım elbisesi ile oldukça yakışıklıydı. 

  Annemle babamın yüzünü zihnim unutmaya yüz tutmuşken bu fotoğrafla tekrar tazelenmişti. Bakışlarımı diğer sayfaya yönlendirdiğim de ise yine abim ve ben vardık. Ben ya iki ya üç yaşındaydım. Abimin kucağında oturmuş poz vermiştim. Abim de kafasını omzuma yaslayıp kameraya gülümsemişti. 

  Abime dikkatli baktığımda gözlerinin ela olduğunu fark ettim. Saçları burada, hatırladığıma göre daha açıktı. Diğer sayfaya geçtim. İlk sayfa da benim gülerek çekilen bebeklik fotoğrafım vardı. Diğer sayfada ise abimin. 

  Albümün sayfasını tekrar çevirdim. Burada bu sefer fotoğraf yoktu. Mavili ve yeşilli bir fular vardı. Diğer sayfasında ile de pembeli morlu bir toka. Sayfayı tekrar çevirdim. Burada da fotoğraf yoktu. Bir sayfasında siyah kravat diğer sayfasında ise mavi bir emzik vardı. 

  Diğer sayfaları da bakmak için çevirdim. Fakat o sayfalar boştu. Kafamı yavaşça kaldırıp karşımdaki kişiye bakarken ne yapacağımı bilmiyordum. O ise kafasını hiç kaldırmadan elimdeki albüme bakıyordu. Sanırım o da ne yapacağını bilmiyordu. 

  Daha fazla dikilmeyi bırakıp kollarımı boynuna doladım. O da sanki bu anı bekliyormuş gibi kollarını belime dolamıştı. Fakat belime giren acı ile yüzümü buruşturdum. Çok sıkıyordu. Elinde olsa içine katacak! Ama sanırım katlanabilirdim.

"Ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilmiyorum."

  Kaan'ın, daha doğrusu abimin, dediği şeyle gözümden bir yaş düşerken gülümsedim.

HackerWhere stories live. Discover now