"Berfin ölmemiş, yaşıyor."
Barlas'ın dediği şeyle hızlıca yattığım yerde dikeldim.
"Şaka mı yapıyorsunuz!?"
"Hayır."
Kaşlarım çatılmıştı. Berfin ölmemiş miydi? Ama... nasıl?
"Nasıl ölmedi? Nereden biliyorsunuz?"
"Siz boğuştuktan sonra Savaş'ı biri aradı. Kim aradı, ne dedi bilmiyoruz. Dediğiniz gibi ona Berfin'in yakıldığını söyledim, dediğini duyduk sadece."
Yakılmamıştı. Ölmemişti. Mutluluktan ne yapacağımı bilemezken Tuna tekrar konuştu.
"Ama nerede bilmiyoruz. Adamlarımız onu arıyor. Tahminlerimize göre öldürmeyecekler."
Bu kadar kötü şeyin arasında aldığım en güzel haber olabilirdi. Mutluluktan havaya uçmak, deyimi eğer gerçek olsaydı şuan uzaya bile gidebilirdim.
"Ne zaman bulurlar?"
"Belli değil."
"Tahmini?"
"Tahmin yürütemiyorum."
Dediği şeyle moralim hafif de olsa bozulmuştu. Tabi moralimin bozulması ile aklıma Barlas'ın yalanları gelmişti. Tüm vücudum sinirden gerinirken sakin kalmaya çalışıyordum. Eğer bana yalan söylemeseydi belki de ben bunları yaşamayacaktım.
"Havin iyi misin?"
Tuna'nın dediği şeyle hemen ifademi düzeltmeye çalıştım.
"İyiyim. Sadece belirsizliklerden nefret ediyorum. Beni geriyor."
"Üzgünüm ama yapabileceğim bir şey yok."
Aslında yapabileceğiniz çok şey vardı. Ama yapmamıştınız işte. Ne kadar suratlarına bağırıp tükürmek istesem de kendime hakim olmak zorundaydım. Berfin'i bulana kadar. Berfin'i bulduklarında ikimizi de bu beladan kurtaracaktım.
"Sorun yok."
"Of hadi ben acıktım!"
Kaan'ın dediği şeyle benimde karnım guruldamıştı. Kaç saattir yemek yemiyordum.
"Evet ya, bende acıktım."
"İşte adam gibi adam!"
Kaan'ın bağırarak dediği şeyle güldüm. Eğlenceli çocuktu.
"Pizza söyleyeyim mi?"
"Olur. Bana fark etmez."
Tuna elini cebine atıp telefonunu çıkarırken odadan çıktı. Kaan da gülerek peşinden giderken odada Barlas ve ben kalmıştık. Suratına baktıkça kafasını patlatasım geliyordu!
"Gömleğim yakışmış."
Sırıtarak dediği şeyle ister istemez üstümdeki gömleğe baktım. Daha sonra kafamı kaldırıp Barlas'a sırıtarak bakarken konuştum.
"Bana yakışmayan şey yok zaten."
Dediğim şeyle göz devirdi.
"Mütevazilik desen var!"
"Tabi."
Şerefsizin yüzüne gülmekten o kadar rahatsızım ki! Acaba bildiğimi söylesem mi? Dayanamıyorum çünkü!
Yüzümdeki ifadeyi silerken Barlas da kaşlarını çatmıştı. Yataktan kalkıp üstüne yürüdüm. Tam karşısında dikilirken sinirle konuştum.
"Senin yüzünden!"
Kaşlarını daha da çatmıştı.
"Neymiş benim yüzümden olan?"
YOU ARE READING
Hacker
Mystery / Thriller"Kahretsin! Bu nasıl bir sistem!?" Sinirle arkama yaslanıp ellerimle yüzümü avuçladım. Saatlerdir sisteme giriş yapmakla uğraşıyordum ama bir türlü giremiyordum. Sistemleri fazla kuvvetliydi. Hemde bir şirkete göre fazlasıyla kuvvetliydi. Bu daha...