Sinir

32.1K 1.4K 686
                                    

Başım zonkluyordu. Sanki birisi beynimin içine iğne sokup çıkartıyordu. Aynı zamanda ortalıkta bir gürültü de vardı.

Zorlukla gözlerimi açtığımda etrafı ilk karanlık görsemde bir süre sonra gözlerim alışmıştı. Fakat hala o rahatsız edici ses devam ediyordu.

Ellerimle yüzümü ovuşturup sesin kaynağını bulduğumda telefonun alarmından geldiğini anladım. Hızlıca alarmı kapattım. Sersem gibiydim.

"Bu alarm sesini değiştirmem gerekiyor."

Aklıma gelen şey ile hızlıca bilgisayara baktım. Evet, hiçbir sorun yoktu. Dosyalar yavaş yavaş iniyordu. Önce benim bilgisayarıma ve hemen ardından da Maske'nin bilgisayarına iniyordu. Sanırım Maske denen herife haber vermeliydim.

Yüzümdeki sırıtışla arama kısmına girip numarayı tuşladım. Birkaç saniyenin ardından telefon açıldı ve yine o cızırtılı ses konuştu.

"Bir şey mi buldun?"

"Efendim, bütün dosyalar bilgisayara iniyor. Oradan da kendi bilgisayarınıza aktarılacak."

"Tamam."

Tamam, mı? Sadece tamam mı? Gerçi ne diyebilirdi ki? İlkokul öğretmeni gibi "Aferin yavrum." diyecek hali yok.

"Peki benim paramı elden mi vereceksiniz yoksa banka hesabıma mı göndereceksiniz?"

"Para falan yok."

Demesiyle kaşlarım çatıldı. Ne demek para yok?

"Nasıl yani anlamadım?"

"Anlamayacak bir şey yok. Sana beş kuruş para yok!"

"Ne demek beş kuruş para yok? Ben bu iş için kaç gündür uyumuyorum! Sağlığım bozuldu!"

"Beni ilgilendirmez."

Tam ağzımı açmıştım ki telefondan 'Dıt!' sesi geldi. Sinirle telefonu fırlattım.

"Seni p*ç kurusu!"

Ben o iş için sağlığımı bozmuştum, kaç gündür uyumuyordum! Ne demek beş kuruş bile yok!?

Sinirle odada volta atmaya başladım. Bunu yanına kâr kalmasına izin veremezdim. Hızla bilgisayarın başına geçtim.

"Kahretsin! Virüs kontrolümden çıkmış bile!"

Sinirle bilgisayarı kapattım. Yapabileceğim bir şey yoktu, virüs kontrolümden çıkmıştı. Çoktan karşı tarafa bütün dosyaları indiriyordu. Eğer durdurmaya ya da imha etmeye kalkarsam kendisi ile birlikte diğer dosyaları da silecekti. Bu da daha büyük sorunlara yol açacaktı.

"Kahretsin, n'apacağım ben!?"

Kendime engel olamayıp yastığa yumruk attım. Sinirden gözüm dönmüştü. Fakat aklıma gelen şey ile hızla telefonumu yerden aldım.

"Kullanılmaz bu daha."

SIM kartını çıkarıp cebime attım ve hızlı adımlarla odama çıktım. İyi ki SIM kartına bir şey olmamıştı.

Hızlıca telefonlarımın olduğu çekmeceyi açıp rastgele bir telefon aldım ve SIM kartını taktım. Telefon açılırken bu sefer dolabımın önüne geçip siyah yırtık pantolon ve yarım kollu siyah kazağımı aldım.

"Bunu yaptığına seni bin pişman edeceğim! Bana paramı vermemek neymiş göstereceğim sana!"

Kıyafetlerimi giyip çantamla telefonumu aldığımda hızlıca dış kapıya yöneldim. Siyah sporlarımı giyip kapıyı kilitledikten sonra merdivenleri ikişer ikişer inip garajdaki arabamın yanına geldim.

HackerOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz