Öp

8.4K 540 513
                                    

"Aklındaki şey ne?"

  Derin bir nefes alıp konuştum.

"Küçükken beni yetimhaneye bırakan bir adam vardı. Abimi de bir kadın bırakmış. İkisinin karı koca olma ihtimali var."

"Ne alaka Havin şuan?"

"O adam ve kadın bizi sebepsiz yere kurtarmadı herhalde. Bir şey bildikleri çok açık. Belki eğer onları bulabilirsek bize bir yardımları dokunabilir."

  Barlas kaşlarını çatarak bana baktı.

"Hala bir alaka göremiyorum."

  Derin bir nefes alıp göz devirdim.

"Bak, ailemin neden öldürüldüğünü bilmiyorum. Ailemin peşindeki kişiler kim bilmiyorum. Bizi neden kurtardıklarını da bilmiyorum. Diyorsun ya, belki de geçmişte bir şey olmuştur falan diye. Ya ailemle ilgili bir şeyse? Ya ailem yüzünden Maske benim peşimdeyse?"

  Barlas'ın bakışları yere kayarken düşündüğünü fark ettim. Birkaç saniye sonra bakışlarını yerden çekmeden konuştu.

"Olabilir ama neden bunca sene beklesin? Sen küçük bir çocuk iken zaten yeterince savunmasızdın, istese seni o zaman kaçırabilirdi."

  Dediği şeyle dudağımı büzerek önüme döndüm. O da doğruydu. Niye bunca sene beklesin ki?

"Belki canımı daha fazla acıtmak içindir?"

  Bakışlarımı çekmeden dediğim şeyle Barlas bir şey demedi. Ben de devam ettim.

"İnsan küçükken çoğu şeyin farkına varamıyor. Yani en azından bir yetişkin kadar."

  Daha sonra bakışlarımı Barlas'a çevirdim. 

"Ya da belkide beni kurtaran adam, beni bulmasını engellemiştir."

  Barlas derin bir nefes alırken dudaklarını yalayıp konuştu. 

"Olabilir. Bunun üzerine düşebiliriz. Savaş ve Berfin'i de ihmal etmediğimiz sürece."

"Berfin, siz çıkarken bir şey dedi mi?"

"Farkına vardığını düşünmüyorum."

  Kafamı salladım. Önüme dönerken bir andan da dudağımı dişliyor idim. Berfin'nin Maske ile iş yapma ihtimali çok yüksekti. İster istemez bu beni geriyordu. Yıllardır birbirimizi tanıyorduk ve ne yaparsa yapsın, başına ne gelirse gelsin onu korumuştum. Ona arka çıkmıştım. Evet, sinirlenip bağırdığım zamanlar olmuştu fakat telafi etmiştim zaten. Neyin kini neyin nefreti idi anlamıyorum ki!

"Kanatacaksın."

"He?"

  Anlamayarak Barlas'a döndüm.

"Dudağını diyorum, kanatacaksın."

"Hee. Bir şey olmaz alışkınım."

  İlk dudağımı dişleyişim değildi sonuçta. Fakat aklıma gelen şeyle kaşlarımı çatarak Barlas'a döndüm.

"Sen benim dudağıma mı bakıyorsun?"

  Barlas tam ağzını açmış iken kapı açıldı. Bakışlarım kapıya yöneldiğinde önde Tuna'nın sinirle, arkasında ise abimin gülerek içeri girdiklerini gördüm.

"N'oldu?"

  Sorduğum soru ile Tuna kendini koltuğa atarken elindeki sandviçi bana fırlattı. Sandviçi havada yakalarken Tuna konuştu.

"Her zaman ki Kaan işte!"

  Abim gülerek sedyeye oturup konuştu. 

"Aşk olsun aşkım! Beni nasıl tanımazsın?"

HackerWhere stories live. Discover now