Güç

11.4K 714 150
                                    

"Duygusuz olduğunu biliyordum Havin. Lakin bu kadarını gerçekten beklemiyordum. Sen kalpsiz bir bencilin tekisin! Senin duyguların yok!"

Berfin'in dediği şeyle beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Nasıl böyle bir şey söylerdi? Hayatımı, geçmişte yaşadıklarımı, geçmişte maruz kaldığım her şeyi en iyi o biliyordu. Ve buna rağmen bana duygusuz diyebiliyordu.

Bütün vücudum sinirden gerinirken Berfin salonun kapısını sertçe açıp odadan çıktı. Bedenim titriyordu resmen. Sinirden bedenim zangır zangır titriyordu. Kendimi daha fazla tutamayarak hızlıca oturduğum koltuktan kalkıp aynı hızla odadan çıktım. Berfin merdivenlere doğru ilerlerken arkasından bağırdım.

"Duygularımı göstermediğim beni duygusuz yapmaz!"

Berfin anında bana dönerken gözlerinden hala yaşlar süzülüyordu. Başka zaman olsa bu haline acırdım fakat şuan onun canını acıtmaktan başka bir şey istemiyordum.

"Duygularımı göstermemem beni güçsüz yapmaz! Aksine dışarıdan güçlü yapar! Tabi sen nereden bileceksin ki!? Her sorununda benden teselli bekliyorsun! Burada duygusuz duygulu diye bir şey yok! Burada güçlü ve zayıf var! O güçlü de benim!"

Ağzımdan çıkanlara engel olamıyordum. Belki saçmalıyordum fakat bunu umursayacak radde de değildim. Benim de bir sabrım, bir sınırım vardı. Son zamanlarda maruz kaldığım hiçbir şeyi bilmezken böyle konuşması çok aptalcaydı!

"Ben zayıfım öyle mi!? Oh yo! Yo yo yo! Sen asla mantıklı kararlar almadın. Sırf güçlü gözükmek için beladan belaya koşup durdun! Ben sana en başından bu işlere bulaşmaman gerektiğini söyledim ama sen ne yaptın!? Beni dinlemedin! Sen, sana mantıklı kararlar veren, senin iyiliğini isteyen birini görmezden geldin!"

Histerik bir şekilde güldüm.

"Madem öyle benim yanımda durmasaydın! Seni zorla yanımda hiçbir zaman tutmadım! İstediğin zaman s*ktir olup gitmekte özgürdün! Ama sen ne yaptın!? Benim yanımda kaldın ve üstün bir aptallık sergiledin! Ben mantıksız kararlar almadım. Sen yanımda kalarak mantıksızlığın masterını yaptın. Fakat ben senin gibi değilim! Ve asla da senin gibi olmayacağım!"

Dediğim şeye hızlıca ekleme yaptım.

"Asla senin gibi aptal olmayacağım! Asla senin gibi bilip bilmeden konuşarak kendimi küçük duruma düşürmeyeceğim!"

"Neyi bilmiyor muşum ya ben!? He, neyi neyi!? Beni iki gün sonra unutup kendine yöneldiğini mi, beni unutup hemen başkasının kollarına atlayıp kendi canını kurtarmaya çalışma çabanı mı!? Hangisi hangisi!?"

Kaşlarımı çatarak suratına bakıyordum. Son dediği şeyi idrak edemezken konuştum.

"Başkasının kolları mı? Başkasının kolları mı!?"

Berfin kaşlarını kaldırıp gülümseyerek kafasını bilmiş bilmiş salladı.

"Evet! Evet başkasının kolları! Benim kaçırıldığım gün Barlas'ın kollarına atlamadın mı!? O sevmediğin, gıcık olduğun adamın kollarına sırf yalnız kaldın diye kollarına atlamadın mı!?"

Ona inanamayan gözlerle bakıyordum. Böyle bir şeyi nasıl söyleyebilirdi? Nasıl böyle bir ima da bulunabilirdi?

"Sustuğuna göre haklıyım dimi! Biliyordum işte! Sen duygusuz, bencil, nankör ve daha fazlasısın! Başına ne gelirse gelsin hepsini hak ediyorsun!"

"Her şeyi hak ediyorum öyle mi!? Sen daha benim neye maruz kaldığımı bile bilmiyorsun! Ne yaşadığımı bilmiyorsun!"

"Emin ol ben her şeyi biliyorum. Ben gittikten sonra neler yaptığını, neler düşündüğünü... hepsini biliyorum çünkü en iyi ben seni tanıyorum!"

HackerWhere stories live. Discover now