Aynıyım

4.4K 312 251
                                    

Havin Akar'dan:

  Gözlerimi açmamla geri kapatmam bir oldu. Yoğun beyaz ışık gözlerimi alırken burnuma iğrenç bir koku geldi. Ve maalesef ki kokuyu tanıyordum.

"Beni duyabiliyor musunuz Havin Hanım?"

  Bana yöneltilen soru ile zorlukla gözlerimi açtım. Sanki gözlerimde bir ağırlık vardı. Ağzımda hissettiğim şeyle bakışlarımı indirdim. Ağzıma takılan maskeyi görünce kolumu kaldırmaya çalıştım. Fakat hem kolumun ağrımasından hem de doktorun müdahalesinden sonra bu girişimim başarısız olmuştu. 

"Lütfen kendinizi daha fazla yormayın Havin Hanım. Birazdan hemşireler gelip kontrolleri yapacak."

  Doktorun dediği ile gözlerimi onaylar nitelikte kapatıp açtım. Kılımı kıpırdatacak halim yoktu. Zaten daha doktor odadan çıkmadan gözlerim tekrar kapanmıştı. 

°°°

Gözlerimi zar zor açmaya çalıştım. Beyaz ışık gözümü alırken yüzümü buruşturdum. 

"Havin?"

  Duyduğum ses ile kafamı çevirmeye çalıştım fakat becerememiştim. Yeni yeni hissettiğim boyunluk ile boynumu zorlamayı bıraktım. 

"Dur yorma kendini."

  Gözümün önüne biri geldi. Fakat yüzü çok bulanıktı. Gözlerimi tam olarak açamıyordum bile.

"Kardeşim, görüyorsun beni dimi?"

  Görüntü ve ses yavaş yavaş netlik kazanırken benimle konuşanın abim olduğunu anladım.

"Abi?"

  Sesim çok kısık çıkmıştı. Boğazımın kuruluğu öksürmeme sebep oldu. Öksürüyordum fakat her öksürmemde vücuduma inanılmaz bir ağrı giriyordu. Yüzümde ki maske de nefes almamı kolaylaştırmanın aksine zorlaştırıyordu. 

"İyi misin?"

  Belli belirsiz kafamı salladım. Öksürüklerim dinerken su istemeye çalıştım. Fakat kolumu bile kaldıramıyordum. Ne var ki abim hissetmiş gibi zar zor dikelmemde bana yardımcı olup yüzümdeki maskeyi çıkardı. Suyu içmem de yardım edip bardağı geri koydu.

"Daha iyi misin?"

  Derin derin nefesler alırken abimin suratına baktım. Yüzünü net bir şekilde gördüğümde kendime engel olamayıp ağlamaya başladım. Gözlerimden yaşlar süzülürken abim bana yarım yamalak sarılmaya çalışmıştı. 

  Gözümün önüne kaza ve gördüğüm işkenceler gelince ağlamam şiddetlendi. Ağlamam ağrılarımı arttırırken kendimi durduramıyordum. Sersem gibiydim, ne düşüneceğimi bile bilmiyordum fakat içimden ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu. Fiziksel acının yanında ruhsal acı da çekiyordum hem de fazlasıyla. Fakat hangisinin daha ağır bastığı konusunda emin değildim. Emin olduğum tek şey, iki türlü de içimin yanması idi.

"Özür dilerim. İkinci kere kaçırıldığın için, seni daha çabuk bulamadığım için, bu kadar acı çekmeni engelleyemediğim için çok özür dilerim Havin." 

  Abimin titreyen ses tonu ile kendimi susturmaya çalıştım. Ama olmuyordu. Bir türlü susamıyordum. Gözümün önüne film kareleri gibi gördüğüm işkenceler geliyordu. Bunun üstüne geçmişte yaşadıklarım da eklenmişti. Her gün umutla anne ve babamın dönmesini bekleyişim, onların asla dönmeyeceğini öğrenişim, yurtta dayak yediğim, Berfin'in bana ihaneti... hepsi bir bir gözlerimin önündeydi.

"Sana ağlama diyemiyorum çünkü en büyük hakkın. İçini bir şekilde boşaltman gerekiyor. Ama ağla da diyemiyorum. Sen her göz yaşı döktüğünde içimden bir şeyler kopuyor."

HackerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin