Sessizlik

4.6K 309 503
                                    

"Kuruçay Vadisi'ne giden yolda siyah bir araba kaza yapmış. Tuna Bey acil size haber vermemi söyledi. Arabanın içinde bir kadın da varmış."

  Adamımın dediği şeyle başta afallasamda sonradan hızlıca ağzımı açtım.

"Çabuk arabaları hazırlayın!"

"Emredersiniz patron."

  Adamım hızlıca odadan çıkarken içimde ki tarif edilemez duyguyu aşamıyordum. Tuna büyük ihtimalle şuan hangi hastane olduğunu araştırıyordur. Bir yanım o kadının Havin olmasını isterken diğer yanım istemiyordu. Nasıl kaza yaptıklarını bilmiyordum ve Havin'in ölme ihtimali vardı. Ama eğer oysa onu bulmuş olurdum. Bu düşüncelerimin içimde bir hareketlenmeye sebebiyet verirken bakışlarım Eva ve Talya'yı buldu.

"Abi gitmeyeceksin dimi?"

  Talya'nın sorusuna ciddi misin der gibi baktım.

"Tabi ki gideceğim!"

"Ya tuzaksa?"

  Bu sefer bakışlarım Eva'yı buldu. O ise konuşmasını sürdürdü.

"Bana göre hava hoş, sonuçta denemekten zarar gelmez. Ama bir yandan da tuzak olma ihtimali var ve bunun nasıl, ne tür bir tuzak olduğunu bilmiyoruz. Bence önce adamların gitsin ve bu bilginin doğruluğundan emin olsun. Eğer gerçekten Havin ise biz de gideriz."

  Eva'nın dedikleri mantıklı geliyordu fakat içimdeki dürtüye engel olamıyordum. Çok özlemiştim. Her bir zerresini çok özlemiştim. Bana bakmasına hatta sadece yanımda durmasına bile ihtiyacım vardı.

"Siz kalın, ben giderim."

  Deyip kapıya yöneldim fakat Eva önüme geçti. Ona ne yaptığını sorarcasına baktığımda ağzını açtı.

"Barlas bir sakin ol. Farkındayım çok özledin ama bu, böyle olmaz. Ya yolda bir tuzak varsa? Ya yola bomba yerleştirdilerse? Ya da bunların hepsi bir oyunsa? Oldu ki arabanın içinde ki Havin, kurtuldu ve yaşıyor. Ama sen sırf kendini dizginleyemediğin için yola çıktın ve yolda ki tuzağa yakalanıp öldün. Biz bunu Havin'e nasıl açıklayacağız? Ya da her şeyi geçtim, ya gerçekten Havin değilse o arabada ki? Sayamayacağım kadar bir sürü ihtimal var. Bunları riske atamazsın."

  Eva'nın dedikleri titrek bir nefes almama sebep oldu. Doğru söylüyordu. Bir sürü ihtimal avrdı fakat ben bunları göremeyecek kadar körleşmiştim. Tek istediğim artık Havin'e kavuşmaktı. 

  Pes etmiş bir şekilde kalktığım sedyeye geri oturdum. Avuçlarımla gözlerime baskı uygularken Talya'nın bana sarıldığını hissedebiliyordum. 

  Aklım yerinden oynuyordu. Onu görebilme düşüncesi bile düşünme yetimi kaybetmeme sebep oluyordu. Neredeyse bir aydan fazladır yoktu. Bu yoklukta onsuz yaşayamayacağımı daha net anlamıştım. Ben onsuz yapamıyordum.

"Efendim arabalar hazır."

  Kafamı kaldırıp adamıma baktım. Başta etrafı net göremesem de umursamadan konuşmaya başladım.

"Tuna'ya söyle, gitmesinler. Sadece görevlendirdikleri otuz beş kişi gitsin. Ve görevlendirdiği kişiler olayın en derinine kadar araştırsın."

  Adamım kafasını sallayıp odadan çıktı. Derin bir nefes alıp saniyeler önce ki pozisyonuma tekrar döndüm. Odadan hiç ses çıkmaması işime geliyordu. Duyduğum tek ses, beynimin içindeki Havin kahkahalarıydı.

  Birkaç dakikanın ardından ellerimi yüzümden çektim. Bakışlarım Eva'yı taradığında dudağını kemirerek koltukta oturduğunu gördüm. Kafamı sola çevirerek Talya'ya baktım. O da bana bakıyordu. 

HackerWhere stories live. Discover now