Yalan

15.1K 874 390
                                    

  Gözlerim açılmamak için direnirken onları açmaya zorladım. En son beni zorla arabaya bindiriyorlardı.

  Eterin etkisi hala üzerimdeydi. Bilincim yarı kapalıydı ve kendimi sarhoş gibi gevşek hissediyordum.

"Uyanıyor abi."

  Gelen sesle yarı açık gözlerimi tamamen açtım. Baktığımda karşımda biri önde biri arkada iki adam vardı. Öndeki sırıtarak bana bakıyordu. Sırıtışı aşırı sinirimi bozmuştu. Kaşlarımı çatarak konuştum.

"Hayırdır birader, ne sırıtıyorsun?"

  Böyle demem üzerine kahkaha attı.

"Londra'da okuyan birine göre fazla mı maçosun?"

"Londra'da okuyunca n'oluyor?"

  Omuz silkti. Daha sonra kafasını hafif çevirerek yanındaki adama işaret yaptı. Bunun üzerine adam kafasını sallayıp odadan çıktı.

  Kendime baktığımda sandalyede, ellerimin ve ayaklarımın bağlandığını fark ettim.

"İnci Yıldırım... Barlas Doğan'ın üniversiteden arkadaşı..."

  Dediklerini kaşlarımı çatarak dinliyordum.

"Merak ediyorum da, hiç aklına gelir miydi Barlas'ın bir gün mafya olacağı?"

"Bu seni ilgilendirmez!"

"Ah, emin ol ilgilendirir."

  Etrafımda dolanarak konuşmaya başladı.

"Barlas hakkında neler biliyorsun İnci?"

  Sesi çok sakin ve yatıştırıcı idi. Doğruyu söylemek gerekirse dışarıda görsem çok sakin bir adam sanardım. Fakat maalesef her gördüğüne aldanmamak gerekir.

"Sana ne?"

  Daha sonra hemen ekledim.

"Hem sen kimsin de Barlas hakkında bilgi öğrenmek istiyorsun ki?"

  Önümde durup sırıtarak elini uzattı.

"Savaş Aktaş."

  Gözleri üzerime takıldı.

"Ah be! Sandalyede bağlı olduğunu unuttum."

  Elini geri indirdi. Tekrar etrafımda dolanmaya başladı. Tam konuşacak iken ona fırsat vermeyip ağzımı açtım.

"Adın ve soy adın beni ilgilendirmez! Beni neden kaçırdın ve benden ne istiyorsun!?"

"Sakin ol prenses."

"O 'prenses'i sana yediririm!"

  Cıklayarak konuştu.

"Senin gibi güzel bir hanımefendiye hiç yakışmıyor böyle laflar."

  Kendimi tutamayıp dişlerimin arasından konuştum.

"Bana bak Maske, seni doğduğuna pişman ederim! Benimle oyun oynamayı kes!"

  Bunu demem üzerine kaşlarını çattı. Yüzündeki sakin ve alaylı ifade gitmiş, onun yerine ciddi bir ifade yerleşmişti.

"Sen Maske'yi nereden tanıyorsun?"

  Anlamadığımı belli eden bakışlarımla konuştum.

"Sen Maske değil misin?"

"Hayır."

  Kahretsin! Çok büyük pot kırmıştım. Öyle böyle değildi! Eter yüzünden hala kafam yerine oturmamıştı anlaşılan.

"Sen Maske'yi nereden tanıyorsun?"

HackerWhere stories live. Discover now