Dosya

13.7K 784 105
                                    

  Şaşkın bir şekilde etrafa bakıyordum. Buraya oda demek az kalırdı. Normal bir oda değildi. Fazlasıyla büyüktü. Her yerde bilgisayarlar, kağıtlar, dosyalar ve çeşit çeşit şey vardı. 

  İçeri adımladım. Bir andan da etrafa bakıyordum. Neredeyse tavanda bile bilgisayar ekranı vardı. Ekranların kimisi büyük kimisi küçüktü. Her yerde kablo ve çeşit çeşit kağıtlar vardı. Bazıları bilgisayarlara yapıştırılmış iken bazıları ise duvara yapıştırılmıştı. Fakat çoğunluk olarak yerdeydi. Hızlıca bir bilgisayarın yanına gidip üstündeki kağıdı aldım. 

Fırat Kuş 

Yaş: 27

Ölüm Tarihi: 28 Ekim 2017

Öldürüldüğü Silah: Yok

Ölüm Nedeni: Bulunduğu yer ateşe verildi

Öldüren Kişi: Bilinmiyor

Öldürüldüğü Yer: 3 Numaralı Depo

  Okuduklarım karşısında ne yapacağımı bilemedim. Fırat Kuş kimdi? Bu oda neyin nesiydi?

  Hızlıca kağıdı bırakıp başka bir bilgisayarın üstündeki kağıdı aldım.

Hayal Özüpek

Yaş: 23

Ölüm Tarihi: Bilinmiyor

Öldürüldüğü Silah: Yok

Ölüm Nedeni: Denizde boğulmak

Öldüren Kişi: Bilinmiyor

Öldürüldüğü Yer: Uçurum

  Bunların burada ne işi vardı? Savaş bunlarla ne yapıyordu? 

  Hızlıca bu kağıdı da bırakıp arkamı döndüm. Döndüğümde arkamda kocaman bir tablo ve tablonun üstüne yapıştırılmış bazı fotoğraflar vardı. Daha da yakınlaştığımda çoğu kişinin üstüne kırmızı kalemle çarpı çizildiğini gördüm. Ayrıca altlarında isimleri de yazıyordu.

Fatih Demirbaş

Çiğdem Işık

Şebnem Gürsoy

Orçun Yıldız

Selim Karahan

  Bu kişilerin üstü çizilmişti.

Hasan Erik

Mehmet Çakır

Doruk Yeğen

Kemal Özüpek

Barlas Doğan

  Barlas'ın da ismi vardı. Aklıma gelen şeyle kaşlarım çatıldı. Bunlar Savaş'ın bahsettiği 10 büyük mafya liderleriydi. 

"Sırayla herkesi deniyorum."

"Sıra Barlas'a geldi."

  Denediklerinin üzerine çarpı koymuştu. Daha sonra okuduğum kağıttaki isim aklıma geldi.

Hayal Özüpek.

  Kemal Özüpek'in kızıydı muhtemelen. Fakat ölmüştü. Ne zaman öldüğü ise belli değildi. Tablodan uzaklaşıp tekrar bilgisayarlara döndüm. Sandalyelerden birini çekip en ortadaki bilgisayarın önüne geçtim. Bütün bilgisayarlar açıktı. Zaten ortamı aydınlatan bir tek bilgisayarların ekranından yansayan ışıktı.

  Hızlıca Dosyalar kısmına girip bir tane klasöre tıkladım. Fakat önüme şifre çıkmıştı. Başka bir tanesinde daha denedim. Sonra başkasında ve daha sonra yine başkasında denedim. Fakat sonuç aynı idi. Normalde şifreyi kırardım ama vakit alabilirdi. Ayrıca dikkat çekme riskini de göze alamazdım. 

  Bunun üzerine bilgisayarın başından kalkıp hemen yanında duran dosyayı aldım. Hızlıca dosyayı açtığımda gördüğüm isim ile elim ayağıma dolaştı.

Havin Akar.

  Neden benim  burada ismim vardı? Beni nereden tanıyordu?

  Dosyayı incelediğimde T.C. numarama kadar her şey vardı. Sayfayı çevirdiğimde yine burada ben vardım. Fakat burada benim hakkımda daha çok detaylı bilgiler vardı. En sevdiğim renge kadar bir sürü şey vardı. Tekrar sayfayı çevirdiğimde bu sefer fotoğraflarım ile karşılaştım. Dahası bu fotoğraflar anlık çekilmişti. Kahve içerken, televizyon izlerken, yemek yerken, alışverişte ve daha fazlası. Bunların burada ne işi vardı? 

  Aklıma gelen ihtimalle derin bir nefes aldım. Ya Savaş, Maske ise? Ama eğer öyle olsa Barlas ona neden Savaş diye hitap etsin ki? Gerçi rol yapıyor da olabilirdi. 

  Kafam allak bullaktı. Ağlamak istiyordum. Kendimi aşırı derecede çaresiz ve güçsüz hissediyordum. Hiçbir şey net değildi. Sürekli bir yerlerden bir şeyler çıkıp duruyordu ve benim kafam daha fazla karışıyordu. Daha birini çözememişken başka bir tane ekleniyordu. Gözümden akan yaşa engel olamazken dosyayı geri masaya bıraktım. Elimi ağzıma götürüp ses çıkarmamaya çalıştım. Derin bir nefes alıp elimle kendime yelpaze yaptım. Ellerimle göz yaşlarımı silip derin derin nefesler aldım.

"Sakin ol sakin ol."

  Birkaç saniye daha orada bekledikten sonra kendimi toparladım. Hemen masanın bir çekmecesine elimi uzattım. Çekmeceyi açtığımda bir sürü dosya vardı. Fakat gördüğüm isimle hızlıca dosyayı çekip aldım. Bu Barlas'ın dosyasıydı. Açtığımda onda da T.C.'sine kadar her şeyin olduğunu gördüm. Arkayı çevirdiğimde ise onun hakkında daha detaylı bilgiler vardı. Başka bir sayfada ise benimki gibi fotoğrafları vardı. Bir tanesini çıkartıp elime aldım. Fotoğrafa bakarken aklımdan geçen şeye engel olamadım.

Keşke bana yalan söylemeseydin.

  İçten içe Barlas'a güvenmiştim. Ne kadar çok sevmesem de güvenebileceğim tek kişiydi ve ben ona güvenmiştim. Tabi o zaman bunun farkında değildim fakat şuan anlıyordum. 

"Yine ve yine kandırılan bir adet Havin."

  Fotoğrafa kısa bir süre daha bakıp fotoğrafı dosyanın içine koydum. Daha sonra da dosyayı aldığım yere geri yerleştirdim. Çekmeceyi geri kapatıp tekrar bakınmaya başladım. Her yer çok dağınıktı. Masanın üstündeki kağıtları kaldırırken gördüğüm şeyle gözlerim parıldadı. Telefon. Hızlıca telefonu elime aldım. Açtığımda şifrenin olmadığını görünce otuz iki diş sırıtarak hemen rehbere girdim. Belki Barlas'ın numarası vardır. Ona buradan ulaşabilirdim. Evet, ona güvenmiyordum fakat beni bu durumdan kurtarabilecek tek kişi oydu.

  Rehberde gezinirken gördüğüm kişi ile gözümden kalpler fışkırıyordu. Barlas Doğan. Hızlıca üstüne tıklayıp telefonu kulağıma götürdüm. Çalıyordu.

"Hadi hadi aç!"

  Telefonu kulağımdan çekip tekrar aradım. 

"Hadi ama! Lütfen!"

  Bir umudum vardı buradan kurtulmak için. Onu da kaybetmek istemiyordum. 

"Aç şunu lütfen!"

  Sesim resmen yalvarır gibi çıkmıştı. Fakat telefon açılmıyordu. Gözlerim dolu doluydu. Tam pes edip telefonu kapatacağım sırada telefon açıldı. Heyecanla konuştum.

"Barlas!"

𓆝 𓆟 𓆞

⚝ Sizce Havin'in dosyası Savaş da ne işi var?

⚝ O oda neden var?

⚝ Sizce Savaş bir işler mi karıştırıyor?

Seviliyorsunuz!

HackerWhere stories live. Discover now