İkinci Yaşam -28-

17.2K 1.7K 485
                                    



Üzerime tam oturan zümrüt yeşili, gözlerim ile uyum içerisinde olan ve hoş duran elbisemin fırfırlı kollarını yukarı kaldırıp Cindy'nin de zorlamalarıyla bukle bukle yaptırdığım altın sarısı saçlarımın bir tutamını önüme aldım. Belime kadar dökülen saçlarım ve bayıldığım yeşil gözlerimle çok güzel görünüyordum. Aynaya bakmadan bile emindim buna.

Elizabeth'in görünüşünün gerçekten şakası yoktu. Kötü bir karakterdi kabul fakat bu, çoğu erkeğin ilk görüşte aşık olacak görüntüsünün önünde pek de önemli değildi. Eski yaşantımda çok sıradan bir görünüşte olduğumdan birden böylesine bir afete dönüşmem biraz da olsa mutlu etmişti beni. Çok güzel görünüyordum. Yani, Elizabeth çok güzel görünüyordu.

Heyecanla kıpır kıpır olan bedenimi etrafımdaki hizmetlilere çaktırmadan zapdetmeye çalıştım. Bir aydan fazla süredir bugün için hazırlık yapıyordum ve sonunda gelip çatmıştı. Eğer üstesinden kalkabilirsem çok büyük fayda sağlayacaktım kendime.

Kapının tıklatılmasıyla kendime çekidüzen verdim ve içeri giren Zack'e göz ucuyla bakıp memnun bir gülümseme yerleştirdim dudaklarıma. Odadaki kişileri kısa bir süre süzen Zack, Cindy'nin burada olmadığını görünce rahat bir şekilde bana döndü ve çıkmamız gerektiğini belirtir gibi bir kaşını kaldırdı.

Neden anlayamamıştım ama Cindy ile Zack'in arası hâlâ kötüydü. Tam olarak kötü denemezdi aslında, bir diyaloga girmediklerinden ilişkileri ne iyiye ne de kötüye gidiyordu. Cindy'nin, Zack'in suratına sıcak çayı boşaltmasından sonra işlerin çabuk düzeleceğini de düşünmüyordum aslında. İkisi de kesinlikle inatçı keçiydi ve benim onların arasına girmek gibi bir düşüncem yoktu.

Yanımda duran ve kırmızı bir ampul gibi parlayan Zack ile beraber herkesin toplanacağı salona doğru inmeye başladık. Onunla yürürken boynunda bulunan morluk dikkatimi çekti. Aslında fark edilmeyecek gibi durmuyordu, kollarında da aynı şekilde birkaç morluk görmüştüm ve bunların, Ethan ile benim antrenman sahasından kaçtığımız gün oluştuğundan adım gibi emindim. Sırf biz kaçalım diye Alexander'a maç teklif etmişti. Bu durum biraz vicdanımı sızlatıyordu ama yapacak bir şey yoktu.

Yaptıkları maçı tabii ki de Zack kaybetmişti ancak bilerek kaybettiği çok belliydi. Alexander'a karşı kazansaydı başına çok daha büyük sıkıntılar açabilirdi ve bunu ne ben ne de kendisi asla istemezdi. Uyuz bir prensin kafayı ona takmasını neden istesindi ki?

Ethan ile konuşmamız hâlâ aklımda dönüp duruyordu ara sıra. O adrenalin dolu kaçışımızın üzerinden iki haftaya yakın bir süre geçmişti ama şimdi bile düşünsem kalbim hızla atmaya başlıyordu. Böyle bir olayı önceki hayatımda hiç yaşamamıştım. Benim için o gün, bildiğim tüm korku filmlerinden ve kitaplarından daha korkutucuydu.

Neyse ki hepsi geride kalmıştı ve tüm bunları yakalanmadan atlatabilmiştim. Geçmişte yaşadığım maceraları bir kenara bıraktım ve bugün yaşayacağım maceraya odaklandım. Yanımda Zack ile beraber herkesin toplandığı salonun kapısının önüne gelmiştik. Büyük ve altın süslemeli kapıyı ittirmesiyle ikimiz de giriş yaptık.

Oda, tüm leydilerin buluştuğu ilk günkü büyük salondu. Etrafta bulunan altın sarısı, pahalı olduğunu belli eden koltuklara gözüm iliştiğinde korumaların bulunduğu tarafa ilerleyen Zack'e kısa bir bakış attım ve adımlayıp zarif bir şekilde koltuğa oturdum.

Zack'in kafasını bana dövüşmeyi öğretmesi için şişirmemin bir sebebi daha vardı aslında. Tabii ki de kendimi korumam ve güvenliğimi sağlamam için de dövüşmeyi bilmem önemliydi ancak asıl hazırlığımı bugün için yapmıştım. Bir ay boyunca çektiğim acılar, ağrıyan yerlerim ve uykusuz kaldığım gecelerim sadece ve sadece bugün içindi.

İkinci Yaşam 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin