Gifi görünce aklıma nedense Elizabeth ve Alexander'ın küçüklüğü geldi...Aşırı şeker durmuyorlar mı ama?
Sınavlarınız nasıl gidiyor?
Bu bölümü okuyup biraz olsa rahatlarsınız umarrııım iyi okumalar ☃︎
***
Batırdığını anladığınız o an olur ya; yaptıklarınızı geri alamayacağınızı, geri dönüşü olmadığını, nasıl toparlayacağınızı bilemediğiniz anlar...
İşte şu anda tam olarak onu yaşıyordum.
Julian'ın gözleri kısıldığında da, Cindy çatık kaşlarla kollarını birbirine bağladığında da durumu toparlayacak bir fikir gelmiyordu aklıma. Zaten darmadağın olmuş aklım, Elizabeth'in de işgaliyle iyice işlevini yitirmişti.
Elizabeth'ten başka bir ses gelmedi. Sanki hiç beni rahatsız etmemiş, böyle önemli bir toplantıda başımı derde sokmamış gibi kaybolmuştu. Öyle garip bir histi ki bu, fantastik bir evrene düştüğümü bilmesem delirdiğimi düşünürdüm.
Bir yanım hâlâ delirdiğimi söylüyordu aslında. Ancak şizofrene bağlayana kadar bu fikir üzerinde düşünmeye kalkmayacaktım.
"Lütfen leydimin kusuruna bakmayın. Dün geceden beri ayakta, çözüm bulmak adına kütüphanedeydi. Zihin sağlığının çok iyi olduğunu düşünmüyorum."
Nicholas'ın ciddi çıkan ama alay ediyor olmasını dilediğim açıklaması, bana diyecek pek bir yalan bırakmamıştı.
"Kendi kendine konuşacak kadar delirmiş olamaz," dedi Cindy. Kafasından geçenleri okuyamasam da çattığı siyah kaşları ve ciddiyetle birbirine bastırdığı al kırmızısı dudakları bu işin altında başka bir neden arıyordu.
Julian susması için elini kaldırdı. Bu hareketinin Cindy'i ne denli sinir ettiğini görebiliyordum. Beline uzanan siyah saçlarını sinirle geriye atmış, dişlerini sıkmıştı.
"Pekâlâ. Bunu sadece bu seferliğine görmezden geleceğim."
Bana çevirdiği kahverengi gözlerinde hiçbir duygu yoktu. Sakin bir tonda söylüyordu her cümlesini fakat cümlelerinin altında yatan o tehdidi sezebiliyordum, içime işliyordu bakışları resmen.
Kafamı sallamaya ya da ufacık bir rahatlama hissinin üzerimde dolaşmasına izin vermeden masanın üzerine eğilen Julian, gözlerini bir an bile benden çekmemişti. Yüzüne hiç de hoşnut olmadığım küçük bir gülümseme kondurdu, dudaklarını yalayarak tekrar konuştu.
"Ama unutma Elizabeth, en küçük tökezlemende gözüm üstünde olacak."
Dediğim bu küçücük cümleyi böylesine büyütmelerinin sebebini biliyordum. Normalde olsa üzerinde durulmazdı, fakat yaşadığımız onca şeyden sonra büyünün bana işlemediği ortaya çıkmıştı. Herkes bunu benden önce fark etmişti tabii. Bunun getirisi, benim hakkımda beyinlerinde bin bir türlü senaryo dolaşmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci Yaşam 1-2
Historical Fiction| WATTYS 2021 KAZANANI | Melis Aksoy, her yerde görebileceğiniz türde sıradanlığa sahip bir genç kızdı. Onu diğerlerinden ayıran mükemmel bir dış görünüşü veya herkesi şaşkına çevirecek zengin bir hayatı yoktu. Ancak kötü bir hayata da sahip değildi...