İkinci Yaşam -36-

17.7K 1.7K 649
                                    



Yağmur dur durak bilmeden yağmaya devam ediyordu. Belki de bu sahnenin daha da dram dolu olması için böylesi gerekliydi. Her ne kadar Elise'i sevmesem de yıkıldığını, kalbinin binbir parçaya bölündüğünü uzaklarında durmama rağmen tüm hücrelerimde hissetmiştim.

Böylece en romantik sahne paramparça olmuştu.

Geriye kalan tek şey ise Elise'in kırık kalbiydi.

"Neden...neden bunu söylüyorsun Alexander? Seni bu kadar severken neden beni yüzüstü bırakıyorsun?"

Araya giren hıçkırıkları yüzünden yarım yamalak tamamladığı cümlesini içindeki acıyı kusmak istercesine haykırıyordu. Sadece saf bir gülümsemeyle parlayan yüzü bu sefer solmuştu. Ağlarken önüne gelen ıslak saç tutamını titreyen elleriyle sertçe yüzünden çekti.

"Ben yanılmışım Elise. Bunun tek suçlusu benim biliyorum ama seni daha fazla kandıramazdım."

Alexander'a olan nefretimde ilk kez küçük bir çatlak oluştu. Bana dönük sırtının yavaşça çöküşünü izledim uzaktan. Elise'in kalbini kırdığı için o da acı çekiyordu. Onu üzmesine belki de en çok o üzülüyordu.

Bana hiç üzülmemişti.

Bir kere bile kalbimin kırılması umrunda olmamıştı. Önünde ağlayarak kendimi paralasam bile asla suratıma bakmazdı. Onun için her zaman sadece bir hiçtim. Hayatını zorlaştıran, peş para etmez bir kızdan fazlası olamamıştım.

Ona karşı azalan öfkem fazlasıyla geri döndü. Birbirine kenetlenen dişlerim sinirden ve biraz da yağmurun etkisinden titremeye başladı.

Eskiden onu seven kızın kalbini elleriyle sökmüştü. Şimdi de aynısını aşık olduğu kıza yapıyordu.

O zaman tekrardan kavradım insanların hiç değişmeyeceğini.

Daha fazla ayakta duramayacak gibi duran Elise düşüşe geçtiğinde Alexander iki eliyle bedenini kavrayıp ona sıkıca sarıldı. Alexander'ın omzuna koyduğu başı hıçkırıklarından dolayı titriyordu. "Özür dilerim," diye kısık seste konuşan Alexander, daha da sıkı sarıldı Elise'in titreyen bedenine.

Saniyler dakikaları kovaladı, yağan yağmur buradaki işi bitmiş gibi şiddetini azalttı ve Alexander ile Elise dramatik bir gösteriden sonra bahçeyi terk etti. Geriye ben ve endişeyle dolan düşüncelerim baş başa kaldı.

En önemli sahnenin böyle bir değişime uğraması asıl kurguya hiçbir şekilde bağlı kalınmadığını gözler önüne sermişti. Zaten başıma gelen olaylardan da bu belliydi ama ana karakterlerin bile etkilenmesini beklemiyordum. Tüm bunlar geleceğe dair olan çoğu bilgimin işe yaramayacağını gösteriyordu. Eskisi gibi emin adımlar atamayacaktım, diğerlerinden farklı olarak geleceği bilmem her zaman yardımcı olmuştu ama şimdi bunu da yapamayacaktım.

Yaşadıklarım yetmez gibi bu kozumu da kaybetmiştim, lanet olsun.

"İnsanları küçük bir fare gibi gizlice dinlemenin senlik bir hareket olduğunu hiç düşünmezdim. Beni her gün daha da şaşırtıyorsun."

Başka birinin daha burada olduğunu fark edince yerimden sıçradım. Yakalanmanın getirdiği batmışlık hissiyle dudaklarımı ısırarak arkamda duran kişiye doğru yavaşça döndüğümde elbisesine yapışan simsiyah saçlarından ve ıslak kıyafetlerinden karşımdaki kişinin de uzun süredir dışarıda durduğunu kolayca kavrayabilmiştim. O da gizlice dinlemişti belli ki.

Antonia, bir duygu belirtisi göstermeyen yüzünü bana çevirmeden umursamazca uzun tırnaklarını inceledi.

"Ne işin var burada?"

İkinci Yaşam 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin