İkinci Yaşam -41-

18.5K 1.9K 1.4K
                                    

Uyuyakaldım şslspdlepdp bölüm gecikti o yüzden.

Uyuyakaldım şslspdlepdp bölüm gecikti o yüzden

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Neyse iyi okumalar 🖤

"Öyleyse, bu hayvan neden sarayın bahçesinde dörtnala koşuyor?"

Adrius'un cümlesi, balodakilerin kahkaha seslerine karıştı. İkizlerin oldukça ciddi duran surat ifadeleri, dediklerinin gerçek olduğuna sonunda ikna etti beni. Fakat atı yerine koyduğuma emindim, kapısını da kapatmıştım. Kaçma ihtimalinin oluşması oldukça düşüktü.

"Nasıl yani?" dedim yüzümdeki şaşkın ifadeyle. Adrien sorumu duyunca sınanıyormuş gibi alnını sıvazlayarak camı tıklattı. "Kendin bak," diyerek çekildiğinde kafa karışıklığıyla camdan aşağıyı inceledim.

Sanırım haklılardı, bahçenin çimenliklerinde tepinip duran at görüş açıma girdiğinde açılan ağzımı elimle kapatmak zorunda kaldım.

"Elizabeth, bir ihtimal...sürgüyü çekmemiş olabilir misin?"

Adrien'ın sesini duyunca kaşlarım yukarı kalktı.

"Sürgü mü vardı?"

Adrius'un güldüğünü işittim. Ancak bu gülüş eğlenceden çok sinirden dolayı gibi gözüküyordu. Yine de beni ilgilendiren bir konu değildi bu. Böyle önemli bir günde saçma sapan isteklerini yerine getirip atı ahıra koyduğuma şükretmelilerdi. Bu düşüncenin verdiği özgüvenle kollarımı bağlayarak büzdüğüm dudaklarımla ikizlere döndüm.

"Ben elimden geleni yaptım. At kaçmışsa benim suçum ne? Balo zamanı böyle bir işe kalkışmanız hataydı zaten. Ayrıca en fazla ne olabilir ki? At bu, koşar. Balo sonunda neredeyse bulur, ahıra geri koyarsınız."

Adrius sinirle ağzını açtığında konuşmasına fırsat vermeden heyecanla ellerimi çırptım. "Bu arada, kaçırdığınız at kiminmiş biliyor musunuz?" diye söze girdiğimde çatılan kaşlarıyla konuşmaya başlamadan çenesini kapatmak zorunda kaldı. Bunun da verdiği neşeyle yüzümde bir sırıtış belirdi.

"Benimmiş! Çaldığınız atı sahibine getirmişsiniz aslında. Ne kadar komik değil mi?"

Yüzlerinin garip renklere büründüğünü göründüğünü görünce bu haberin onları çok da mutlu etmediğini düşünmeye başladım. Başları, atın gerçek sahibiyle belaya girmeyeceğinden hoşlarına gider sanıyordum ama pek de öyle olmamış gibi gözüküyordu.

"Şimdi, Roy senin atını mı seviyor? Bu durumda...biz akraba mı olacağız?"

Adrien, buna dayanamıyormuş gibi ağzını kapatarak acıklı ifadesiyle kafasını iki yana salladı. Kardeşiyle takılmak kesinlikle ona iyi gelmiyordu, artık buna emindim. Verdiği tavırla kaşlarımı çattım. "Daha önceden de neredeyse akraba oluyorduk, hatırlatırım." Alexander'la eskiden nişanlı olduğum aklına gelince ağzındaki elini çekti. "Evet ama Roy bizim için çok değerli, oğlumu senin gibi birinin atına bırakamam." diyen Adrien, onay için Adrius'a baktı. Onun da kafasını salladığını görünce başını hafifçe yukarı kaldırdı.

İkinci Yaşam 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin