İkinci Yaşam -14-

18.6K 1.9K 974
                                    



"Prens Adrius olduğumu da nereden çıkardın?"

İnkar edecekti anlaşılan, öyle olsun.

"Her ne kadar görünüşünüz çok benzese de çok farklı kişiliklere sahipsiniz Prens Adrius. Duruşunuz, konuşmanız, mimikleriniz o kadar farklı ve kendine özgü ki fark etmemek elde değil."

Bahçedeki kuş cıvıltıları ve esen serin rüzgar dışında bir ses yoktu etrafta. Konuşmamasından Adrius olduğunu bilmemin fazlasıyla onu etkilediğini anladım. Sanırım ilk kez bunu fark eden bendim.

Romanda Adrien ve Adriusu kimsenin ayırt edemediğinden bahsediyordu. Elise de birçok kez onları karıştırmıştı. Hatta anneleri Kraliçe Florence bile çoğu zaman anlayamıyormuş farklarını.

Bu durumdan hiç hoşnut olmadıklarını biliyordum. Hayatınız boyunca birisiyle karıştırıldığınızı düşünsenize. Sadece dış görünüşünden etkilenerek konuşan tüm kızlar için Adrius ve Adrien arasında bir fark yoktu.

Düşünceleri ve karakterleri önemsenmeyen iki çocuk, birbirinden başka kimseye güvenmemeye ve inanmamaya başladılar böylelikle. Kalplerini insanlara karşı kapatıp duvar ördüler etraflarına.

Kimse için fark etmiyordu zaten kim oldukları, ayırt edilmelerine gerek var mıydı sahiden? Neden uğraşacaklardı ki içlerindeki güzelliği göremeyen insanlarla?

İkisi de tıpatıp aynı görünüşe sahipti ancak kalpleri tamamen bambaşkaydı. Eğer biraz uğraşılsa ne kadar farklı oldukları o kadar belli oluyordu ki!

Adrius, daha sert bir karaktere sahipti. İnsanlara sevgisini belli edemezdi. Sert mizacı yüzünden karşısındakine değer verse bile sert çıkışırdı ona. Odun da diyebiliriz kısaca.

Adrien, sinsi sırıtışının altına saklanarak insanların duygularını analiz ederdi. Karşısındakine ne kadar umrunda değilmiş gibi davransa da değer verirdi herkesin düşüncesine. Adrius'a göre biraz daha nazik bir karaktere sahipti.

Ayrı ayrı görüştüğünüzde farklılıklarını fark etmek daha kolaydı. Çünkü bir araya geldiklerinde gülümsemelerinin ardına gizlenip birebir aynı hareketleri yaparak insanlarla uğraşıyorlardı hep. Bir nevi yaptıklarının karşılığını verdiklerini düşünüyorlardı.

Uğraşmak dediğim öyle küçük sıkıntılar değil ancak. Gerçekten de büyük kaoslara sebep oluyorlardı. Bir nebze mutsuzluklarını unutmalarını sağlıyordu bu.

İki güzel insan, kendileri hariç her şeye küsmüştü dünyada. Tek dayanakları birbiriydi.

"Nasıl bu kadar eminsin? Sırf beni Adrius sanman için böyle davranmış olamaz mıyım?"

Esen rüzgarda kıvırcık saçları dalgalanırken kollarını bağlayıp sahte bir gülümsemeyle bana yaklaştı. Aramızda iki adımlık mesafe kaldığında kafasını eğip yüzüme baktı.

"Olamazsınız Prens Adrius."

Karşımda duran Adrius'un duygusuzca bana bakan mavi gözlerine diktim bakışlarımı.

"Böyle kendinizi hayattan soyutlayarak bir yere varamazsınız ekselansları. Evet, gerçekten ikizinizle çok benziyorsunuz ancak hareketleriniz birbirinizden o kadar farklı ki! Gülüşünüz, yürüyüşünüz, sohbet etme şekliniz, düşünceleriniz... Bunların hepsine bakarak söyleyebilirim ki anlayabiliyorum farklarınızı. Siz ikiniz tek bir birey değilsiniz, ikinizin de kendinize ait güzel kalplere sahipsiniz. Başkaları anlayamıyor olabilir fakat ben bunu açıkça görebiliyorum."

"Şu an dalga geçiyorsun benimle." İnanmak istemiyordu bana, kaşlarını çatmış hala yüzüme bakarak inkar ediyordu.

"Etmiyorum, çok ciddiyim."

İkinci Yaşam 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin