İkinci Yaşam -33-

17.4K 1.8K 741
                                    



Sarayın daha önce görmediğim dolambaçlı merdivenlerinden Zack ile birlikte aşağı inerken mermer korkuluğa bir elimle tutundum. Korkuluktan gelen hoş soğukluk hissi öbür kolumun tutulup sağ yöne çekilmesiyle son buldu.

Zack ile ne zaman bir yere gidecek olsak beni hep bilinmeyen yollara sokardı. Yanımdaki kızıl oğlanın karakterini tanıdığımdam bunu pek dert etmiyordum, üstelik bu durum gizli geçitleri öğrenmemi sağlıyordu. Yani kendimi kârlı sayıyordum.

Bir süre yürüdükten sonra bembeyaz, altın işlemeli bir kapının önüne geldiğimizde durduk. Ana sarayın bu bölümüne elimizi kolumuzu sallayarak rahat bir biçimde gelmemiz biraz şaşılasıydı. Karşılaştığımız hiçbir asker önümüzü kesmemiş, tek kelime dâhi etmemişti. Ethan'ın tüm askerlere söz geçirebildiğinin güzel bir kanıtıydı bu. Böyle büyük bir başarı sağlamış oluşu gerçekten takdire şayandı.

Önüme geçen Zack, anlık bir duraksamadan sonra kapıyı hafifçe üst üste üç kere tıklattı. Birkaç saniye sonra içeriden girmesine dair bir işaret beklemeden altın kapı kulpunu çekip kapıyı ittirerek kafasını bana çevirdi. Gözleriyle içeri geçmemi işaret edince dudaklarımı dişleyip terleyen elimi elbiseme sildim ve derin bir nefes alarak odanın içerisine adım attım.

Açık camdan perdeleri havalandırarak giren rüzgar saçımı hafifçe kıpraştırdığında bir elimle buklelerimi düzeltip önüme aldım. Odanın ortasında, alçak beyaz masanın iki yanında bulunan ve rahat olduğu buradan belli olan koltuklar bulunuyordu. Onlardan birine oturmuş olan Ethan, rüzgarın etkisiyle havalanan altın sarısı saçları alnına düşünce hafifçe bir eliyle yana ittirdi. Üzerine geçirdiği ve kollarını kıvırmış olduğu gömleğe kısa bir anlık gözüm kaydı ama gözümü tekrar hızlıca yüzüne çevirdim.

O anda gözlerim, mavi ve yeşilin harika bir tonda harmanlaşmış olduğu gözleriyle buluştu.

Dikkatini bana vermesiyle ne yapacağımı tam bilemeyerek saçma bir reverans yaptım. Bu, dudaklarının hafifçe kıvrılmasına sebebiyet vermişti. Galiba önünde reverans yapmamam gerekiyordu veya bu durum komiğine gitmişti. Hangi seçenek olduğundan tam olarak emin değildim.

Eliyle karşısındaki koltuğu gösterdiğinde yutkundum ve bu andan kurtulmak için hızlıca koltuğa ilerleyip oturdum. Benden sonra içeri geçen Zack, kapıyı sesli bir şekilde kapamış ve ellerini pantolonunun ceplerine koyarak Ethan'ın yanına geçmişti.

Karşılıklı koltuklara geçince ve aramıza kısa bir sessizlik girince gözlerimi odada yavaşça gezdirip aramızdaki alçak, süslemeli beyaz masanın üstüne geldiğinde şaşkınlık ve biraz da utançla gözlerimi kıstım. Geniş bir tabağın içerisinde uzun süre görmek istemediğim bir yiyecek vardı.

Çikolatalı kurabiyeler.

"Önceki görüşmemizde çok sevmişsin gibi gözüküyordu. İstiyorsan yiyebilirsin." Zack'in ne olduğunu anlayamayan suratına istinaden Ethan gülerken kısılan gözleriyle dalga geçercesine bana bakıyordu. Önünde masaya kustuğumu galiba unutmamıştı.

"Yok sağol, almayayım," dedim ince çıkan sesimle. Kalkan kaşlarıyla kafasını hafifçe salladı. Biraz utandığımdan dolayı yanaklarımın hafifçe kızardığını hissediyordum.

"Uzatmadan konuya geçeceğim." Kalın sesi kulaklarımı doldurduğunda hafifçe başımı salladım. Çikolatalı kurabiyeden direkt konuya geçmesi beni rahatlatmıştı. Belki de huzursuz olduğumu gördüğünden böyle yapmıştı, bilmiyordum.

"Ne öğrenmek istiyorsun?" Bana yönelttiği soruyu hiç beklemediğimden dolayı kaşlarım hafifçe çatıldı fakat yüzümü hızlıca eski hâline döndürerek dudaklarımı yaladım. Ethan her hareketimi dikkatlice izlermiş gibi yüzüme bakıyordu.

İkinci Yaşam 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin