İkinci Yaşam -34-

17.6K 1.8K 918
                                    



Loş ışıkla aydınlatılmış, ucunu göremediğim dar bir koridordan geçerken hissettiğim ürpertiyi yanımda Ethan olmasaydı muhtemelen daha da derinden yaşardım. Sarayda yaşamaya başlayalı oldukça uzun bir süre olmuştu fakat hâlâ çoğu yeri bilmiyordum.

Saray bir şehir kadar büyük olduğu için olabilir mi acaba Melis?

Evet, saray oldukça büyüktü ama bu yine de bildiğim tek yerin kütüphane ve kendi sarayım olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Belki de odamda tıkılı kalmayı bırakıp biraz etrafı keşfetmeye çalışmalıydım.

Önümüzde ilerleyen Zack'in ilerde olduğundan emin olduğum lakin göremediğim kapıyı aralamasıyla koridora az da olsa ışık yayıldı. Yer yer sökülmüş ve çatlamış olan duvarları fark edince istemsizce suratımı buruşturdum. Burası sarayın geri kalanından oldukça farklıydı.

Zack içeri geçince arkasından ben de hiçbir fikrim olmayan odaya adım attım. Çok geniş olmamakla birlikte etrafta bulunan birkaç kitaptan başka hiçbir şey bulunmuyordu bu odada. Bizden önce gelen kişinin duvarlarda bulunan şamdanları yakmasıyla yerin altında bulunan bu küçük kütüpheneyi çok olmasa da aydınlatıyordu.

"Çok geç kaldınız."

Arkası bize dönükken elinde tuttuğunu düşündüğüm kitabın kapağını seslice kapattı. Hareket eden geniş omuzları, çenesine kadar uzanan kahverengi dalgalı saçları sırtı bana dönük olsa da kim olduğunu açıkça belli ediyordu. Zaten buraya da onunla buluşmaya gelmiştik.

Uzun süre sonra, Julian ile olan ilk karşılaşmamdı bu.

"Geldiğimize şükret," diyerek homurdanan Zack ile yavaşça arkasına döndü ve elindeki siyah kapaklı kitabı kitaplığın bir bölümüne rastgele yerleştirdi. "Görüşmeyeli hiç değişmemişsin Zack. Aynı ukala ve kibirli çocuksun."

Odadaki atmosferin yavaşça gerildiği belli oluyordu. Ethan da bu durumu fark ederek yanımdan geçip Julian'a ilerledi. "Dediğim kitapları inceledin mi?" diye sordu sakin bir tonda.

Bu iki kardeşin yan yana duruşu nedense bana biraz garip gelmişti. İkisinin beraber hareket edebileceğini kitabı okurkan hiç düşünmemiştim. Julian hafifçe kafasını sallayarak Ethan'a karşılık verdiğinde de kafam bu düşünceyle doluydu.

"Olabilecek tüm olasılıkları hesapladım. Hepsinin en az bir yan etkisi var. Kara büyüyü çözmeye çalışıyoruz sonuçta, kolay olmayacak."

İçeride bulunan sınırlı sayıda kitapların hepsi yıllardır dokunulmadığı belli olunacak kadar kirli gözüküyordu. Ethan, Neville Menters'ın kitapları olduğundan bahsetmişti  ve bu demek oluyordu ki Neville'e ulaşmak için ihtiyacım olan çoğu bilgiyi buradan bulabilirdim fakat yanımda bu üç erkek bulunurken çaktırmadan bunu nasıl başaracaktım muallaktı.

"Ne kadar büyük yan etkileri olabilir?" dedim merakla. İçeride bulunduğumuz süre boyunca Julian ilk defa kafasını bana çevirmişti bu sorumla. Onunla pek bir sohbetimiz olmamıştı, toplantı salonunda benim tarafımda olması ve beraber akşam yemeği yememiz dışında hiç konuşmamıştık hatta.

Prensler ile akşam yemeği yeme zamanları biteli çok olmuştu. Zaten uzun süreli yapılan bir şey değildi, leydiler ve prensler az da olsa birbirini tanısın diyeydi bu yüzden de kısa kesmişlerdi. Zaten yediğimiz akşam yemeğinde de Julian ile pek konuşmamıştık. Dolayısıyla onunla çok da yakın değildik.

"Ölümle sonuçlanabilcek kadar zararlı olanlar var ancak biz tabii ki de o kadar ileri gitmeyeceğiz. En hafif ve etkili olan taktiği deneyeceğiz." Kafasını bende çevirip kitaplıktaki tozlu raflardan birinde bulunan kahverengi kapaklı kitabı eline aldı. Açtığı sayfaları hızlı hızlı geçerken çıkan yaprak sesi odayı dolduran tek sesti. "Benim aklıma gelen taktiği düşünüyorsun sen de muhtemelen," diyen Ethan ile sayfaları çevirmeyi kesen Julian, ona kısa bir bakış attı. "Neymiş aklındaki?" dedi umursamazca.

İkinci Yaşam 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin