İkinci Yaşam -12-

18.6K 1.9K 1.2K
                                    



Kapının hemen önünde durmuş odadakilerin bana olan garip bakışlarına maruz kalıyordum. Kral Alphonse'nin buz gibi bakışları altında aklımda kurduğum cümlelerin hepsi uçup gitmişti.

"Şey, ben..." Diyecek bir şeyler aradım ama bulamadım. Beynim çalışmayı durdurmuştu sanki. Hiçbir şey olmamış gibi odadan çıkıp gitsem olur muydu acaba?

Saçmalama Melis!

Kralın sağ tarafında oturan Alexander, odaya girdiğim andan beri kaşlarını çatmış gözlerindeki sinir parıltılarıyla bana bakıyordu. Onun bu hali şu anda bana hiç yardımcı olmuyordu açıkçası.

"Korumanın dediğine göre krallık için çok önemli bir konu hakkında konuşacakmışsınız Leydi Elizabeth. Toplantımızı bölecek kadar önemli ne olduğunu söyler misiniz?"

Kralın sol tarafında oturan ve duygusuz bir şekilde bana bakan adama çevirdim gözlerimi. Kahverengi saçları dalgalıydı ve çenesine kadar uzanıyordu. Normalde saçı uzun olan erkekleri sevmem ama bu adama cidden çok yakışmıştı. Ela gözlerinde hiçbir duygu belirtisi olmadan bana bakıyordu.

Benim hala bir şey demediğimi fark edince sağ kolunu masaya koyup elini çenesinin altına yerleştirdi. Konuş artık, der gibi bir tavır takındı.

Boğazımı temizledim ve masadakilere şöyle bir göz attım. Dikdörtgen masada başta kral olmak üzere birçok adam oturmuş beni izliyordu.

Kendimi toparladığımda beceriksizce bir reverans yapıp tedirgin yüz ifademden kurtuldum. Sonrasında ciddi bir ifade takınıp dudaklarımı yaladım ve krala bakarak konuşmaya başladım.

"Majesteleri, toplantınızı böldüğüm için affınıza sığınırım ancak diyeceklerim gerçekten de krallık adına önemli. Burada Crolleus Dağları'na gönderecek olduğunuz askerler hakkında fikirlerimi sunmak için bulunuyorum."

"Fikirlerini sunmak için mi? Senin gibi küçük bir kızın fikirleri ne kadar önemli olabilir?" Oturanlardan birinin küçümser bir tavırla kurduğu cümleyle sinir dalgaları gezinmeye başladı vücudumda. Burada tüm cesaretimi toplayıp konuşmaya çalışıyordum. Yaptığı iş miydi şimdi?

"Öncelikle fikirlerini belirtsin Adam Brown. Kimsenin görünüşüne bakarak ne gibi fikirleri olduğunu anlayamazsınız. Bunu en iyi sizin bildiğinizi sanıyordum."

Demin bakıştığım kişinin sözlerinden dolayı bana laf atan adam bir hayli bozulmuştu.

"Haklısınız, kusura bakmayın Prens Julian."

Prens Julian mı?

Ne?

Kitabı okurken birinci prens olan Julian'ın görünüşü hakkındaki kısımları umursamadığım için hep atlamıştım. Ancak şimdi bakınca bu adamın bakışlarından ve duruşundan nasıl Prens Julian olduğunu anlayamadığımı sorguluyordum.

Lamensis Krallığı'nın birinci prensi olan Julian Lamensis, kralın en büyük oğluydu. Alexander'ın tahta geçmesine karşı en büyük rakibi de Julian'dı aynı zamanda. Alexander'a kıyasla stratejik zekası ve olayları kavrayabilme yeteneği daha fazlaydı ancak Kral Alphonse, savaş yeteneği bakımından Alexander önde olduğu için tahtı Alexander'a devretmeyi daha fazla düşünmüştü her zaman.

Roman boyunca tahta geçmek için bu ikisinin mücadelesi hep sürmüştü fakat sonunda tahta geçen Alexander olmuştu.

Ela gözlerini bana dikmiş olan Julian'a tekrar baktım. Prensler arasında en gizemli olan oydu. Pek fazla konuştuğunu göremezdiniz, soğuk ve duygusuz bakışlarıyla insanları süzerdi çoğu zaman.

İkinci Yaşam 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin