İkinci Yaşam -25-

17.9K 1.6K 269
                                    



Hızla atan kalbimi sakinleştirmek için derin derin nefes aldım ve bir elimle göğsümü tuttum. Yorgunluktan ağrıyan bacaklarım beni daha çok ayakta tutamayacakmış gibi gibi görünüyordu. Elimle alnımdaki teri sildim ve pes edermiş gibi taş zemine bıraktım kendimi.

"Bu kadar çabuk mu yoruluyorsun? Ne acınası."

İki saattir biraz bile ara vermeden yaptığımız antrenman sonucunda ben ölecek duruma gelmişken, karşımda duran Zack hiç yorulmamış gibi sakince yürüyerek tahta kılıcını yerine koydu ve bana küçümsercesine bir bakış attı.

Zorla aldığım nefeslerim arasında sinirli bir bakış gönderdim. Sadece iki haftayı biraz aşkın süredir onunla antrenman yapıyordum ama bunun farkında değilmiş gibi bana bilmişlik taslıyordu. Sanki bilerek bu kadar güçsüz davranıyordum!

Her ne kadar kızsam da Zack'in de haklı olduğu bazı kısımlar maalesef ki vardı. Maç yaptığımız zamanlarda ya da bana kendimi savunmayı öğrettiği sırada olması gereken süreden bile kısa bir zamanda bitkin düşüyordum. Bu da zaten sabırsız olan kızıl saçlı ukalayı daha da sinir ediyordu.

Ancak ben ne yapabilirdim ki? Elizabeth'in bedeni sandığımdan daha güçsüzdü. Burada bir suçumun olduğunu düşünmüyordum, eğer kendi bedenimde olsaydım çok daha kolay öğrenebilirdim bana gösterdiklerini.

Ne kadar bu durumu değiştirmek istesem de yapabileceğim bir şey yoktu, Elizabeth'in vücudu gerçekten kırılgan ve güçsüzdü. En küçük esintiden veya serinlikten bile üşümeye başlıyordu, hasta olması da çok kolaydı. Bundan dolayı sağlığıma ekstra dikkat etmek zorunda kalıyordum. Bu sandığımdan da zor bir işti çünkü kendi bedenimde iken çok nadir hasta olurdum. Hatta okula gitmemek için ne kadar hasta olmaya çalışsam da bunu başaramazdım.

Bunları bir yere kadar kabul edebilirdim ancak her şeyin üstüne Elizabeth'in kısa olan boyu bu durumu daha da kötü hale getiriyordu. Anlayacağınız, şu anda çelimsizin tekiydim. Kılıcı doğru tutmayı öğrenmem bile çok uzun süremi almıştı.

Nefesim biraz daha düzene girince ayağa kalktım ve Zack'e hâlâ devam edebilirim imajı vermek istedim. Ayaklarım bu düşünceme ne kadar isyan etse de bu isyana direndim. Eğer güçlenmek istiyorsam bu güçsüz bedene sözümü geçirmeliydim.

"Bu günlük bu kadar yeter. Daha da çalışırsak ölecek gibi duruyorsun." dedi Zack biraz da olsa bana acıma göstererek.

İstemeye istemeye de olsa dediğini kabul ettim. Çünkü daha fazla ayakta kalabileceğimi sanmıyordum. Direnmem buraya kadardı!

"Biliyor musun Zack? Her ne kadar ukala, kendini beğenmiş, burnu havada, sabırsız, asabi ve sinirli biri olsan da bazen iyi kalpli yönün ortaya çıkabiliyor."

Tekrar zemine oturmamla ayaklarımı ileriye uzattım ve giydiğim kahverengi botları iki yana sallayarak Zack'e bir sırıtış gönderdim. Dediğimden memnun olmamış gibi suratını buruşturdu. Önceden olsa böyle bir şeyi asla diyemezdim fakat antrenman yaptığımız süre boyunca bir hayli yakınlaşmıştık. Artık nasıl bir kişiliği olduğunu tam olarak anladığımdan ve kendimi ona yakın gördüğümden dilediğim gibi konuşuyordum.

Şey, bu konuda bazen aşırıya kaçtığım da oluyordu tabii. Bir keresinde yine ağzımı tutamayıp saydırığımda gerçekten sinirlenmişti ve bir saat boyunca bana mekik çektirtmişti. Bu duruma Elizabeth'in dokunsanız kırılacak kadar narin olan bedenini de katarsanız inanın bana ölüm gibiydi.

"Çok konuşma da kalk yerden. Az sonra ayrılmamız gerekiyor, bir yere gideceğiz." Cümlesi bitince bir elini bana uzattı ve kalkmamda yardımcı oldu.

İkinci Yaşam 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin