18 ŞUBAT 1990|ÖZEL BÖLÜM

47.9K 3.8K 1.4K
                                    

18 Şubat 2010

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

18 Şubat 2010

Fetih Karadere'nin gözü önünde akıp giden yoldan saate kaydı, yolun bir an önce bitmesini ama dakikaların geçmemesini istiyordu. Bu mümkün değildi, fizik kurallarına da uygun değildi ama istiyordu. Gaza daha çok bastı, aracın hızını arttırdı. Annesi bilse bu kadar hız yaptığını yüksek ihtimal ayılıp bayılırdı. Çok yüksek ihtimal.

Yine de bu engel değildi. Fetih'in tek bir odağı vardı. Zeliha onu bekliyor, o gelmeyene kadar uyumayacağını söylüyordu. Yemek yediğinden bile şüpheliydi. Fetih her ne kadar bastırarak yemesi gerektiğini söylese de. İnat etmiş olabilirdi. Burnunun direği sızladı genç adamın. Zeliha'nın ismi bile bunun için yeterdi. Zeliha'yı düşünmek onu andan koparmış, içinde öpmeden dinmeyecek özlemle dikkati dağılmış dakika öncesine kadar pür dikkat dinlediği çocuğu unutmuştu. Ta ki dikkatini çeken sese kadar.

"Sen ağlıyor musun?" Kaşları çatıldı, telefona baktı bir an. Yeni mi fark etmişti yoksa zaten yeni mi ağlamaya başlamıştı?

"Fetih abi," dedi Emir. Sorusunu es geçti. "Ben yarın gideceğim. Derdin neyse bana açık açık söyl-"

"Git de kafanı kırayım." Yine boyundan işlere kalkışacağını belli ettiği an araya girdi Fetih. Bunu açık açık söylemek istese de yapmadı. Dayak yerdi Emir. Aklından geçeni yaparsa bir güzel dayak yerdi. Fetih bunu farkındaydı. Tekin tipler değildi. Emir de biliyordu ama zoruna gidiyordu. Çok zoruna gidiyordu. Dayak yiyeceğini bile bile gidip soracaktı. Onun akşama kadar uğraştığı ahşap bankı neden ikidir kırıyorlardı soracaktı. Annesi içindi o bank. Annesi uzun süre ayakta kalamazdı, bahçeye bank şarttı.

Ses seda çıkmadı Emir'den. Fetih vazgeçtiğini belli etsin diye bekledi ama ses seda çıkmadı. Emir Fetih'i çiğnemezdi. Fetih onun ağabeyiydi. Annesi doğursa yine o kadar severdi Fetih'i, Emir. Bundan sebep ya ne tamam diyebildi ne de hayır diye diretebildi.

"Emir sana söylüyorum," diye diklendi Fetih. Emir onlardan tek bir darbe yerse Fetih bu işi insanlıkla asla halletmezdi. Tek bir sille bile yeterdi. Kimse Emir'e vuramazdı. Fetih varken kimse buna yeltenemezdi.

"Ama abi," dedi Emir, sesinin titreyişi Fetih'in ona kızmasının önüne geçti. Daha dik konuşsa Fetih epey yükselecekti ama şu an neredeyse hüngür hüngür ağladığını hissedebiliyordu.

"Oğlum tamam." Sesindeki tek baskın şey güvendi. "Tamam halledeceğim. Bunların götüne yılan kaçmış, çıkarmaya leylek arıyorlar. Halledeceğim ben. Keseceğim hesabını. Duydun mu beni? Sakın ola ki bir şey yapma."

Bir kez daha ses çıkarmasa Emir, Fetih'in sabrının sonu olduğunu farkındaydı. Zorla ama inanarak, istemeden ama güvenerek "Tamam abi," dedi çaresizce. Sonra durdu durdu, daha on iki yaşında bir çocuk olduğunu kanıtlarcasına konuştu.

SERÇEYİ ÖLDÜRMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin