LXIV- eşsiz kıpırtılar

50.5K 4.3K 2.3K
                                    


Oy vermeyi, yorum yapmayı, Twitter ve instagramda bizi etiketlemeyi, su içmeyi ve güneş kremi sürmeyi sakın unutmayın olur mu? En önemlisi yorum sonra güneş kremi ve su. Bu da şahsi fikrim.

Keyifle okuyun!


Bazen, bazı hisler engellenemediğinde gözden yaş olarak düşerdi. Gözyaşı hislerin somutlaştırılmış hali olurdu. Tam şu vakitlerde girdiğim masanın altında dizlerimi kendime çekmiş, gözyaşlarıma engel olamıyordum. Gözyaşlarıma değil işin aslı, hislerime engel olamıyordum.

Zaten üstümde Fetih gelmeden ağlayışımı durdurmanın telaşı varken kapının açılma sesini duyunca daha da ipler kaçtı elimden. Çünkü bu gözümden akan hissi destekleyen bir durumdu.

O his başarısızlıktı.

Fetih gelene kadar ağlamamı bile durduramamıştım.

Başarısız olmuştum.

Islık sesi duydum.

Efsun diye ıslık çaldı. Gözlerimi dizlerime bastırdım, bu baskı gözyaşlarımı durdurur belki diye ama mantıklı değildi zaten. Olmadı.

Islığın sesini yine duydum. Eve böyle giriyordu bir süredir. Kapıyı çalmıyordu ders çalışıyorsam dikkatim dağılmasın diye, anahtarı vardı onu kullanıyordu. Ben geldim demiyordu. Efsun demiyordu. Neredesin de demiyordu. Beni bulana kadar Efsun diye ıslık çalıyordu. Beni bulması da çok uzun sürmüyordu zaten. Elimde ne iş varsa bırakıp onu görene kadar hızlı adımlarla, onu gördükten sonra koşar adımlarla üzerine doğru gidiyordum. O beni belimden yakalayana kadar ben onun boynuna sarılana kadar bu minik koşu devam ediyordu. Onun ıslığı gibi.

Bu gece öyle olmadı.

O beni bulana kadar ıslık çalmaya devam etti ama ben ağlamayı bırakıp ona doğru koşmadım. Islığı odaları dolaştığı için bir uzaklaşıyor bir yakınlaşıyor. Dizlerimle daha çok baskı uyguladım gözlerime. Ağlamaktan küçülmüşlerdi muhtemelen. Islık sesi iyice yaklaştı bana ve sanırım masanın altında olduğumu anladığında kesildi.

"Efsun?" dediğini duydum. Sonra o ses biraz daha net duyuldu göremesem de anladım masanın altına eğildiğini. "Efsun?" dedi biraz telaşla. Bunun yaşanmasını istemiyordum işte. Gerekirse ağlamak için yarını beklemeliydim. "Efsun korkutma beni." dedi ve bir el bacağıma dokundu. "Gel buraya, ne oldu? Niye girdin buraya?"

Başımı dizlerimden kaldırmadan hangisine bilmiyorum ama başımı salladım. Hayır anlamında. "Efsun kaldır kafanı." bacağımdan tutarak beni çekmeye çalıştı ama yapamadı. Bacaklarıma çok sıkı sarılmıştım, tüm bedenimi çekmek için daha kaba bir kuvvet uygulamalıydı.

"Sen git üstünü değiştir, ben çıkacağım şimdi." dedim. Gözlerim çok küçülmüştü biliyordum, çok uzun süredir ağladığımı anlardı. O çıkana kadar ne yapardım bilmiyordum ama...

"Yemin ederim korkutuyorsun beni. Çıkar mısın şuradan?"

Burnumun direği sızladı aniden sesli bir ağlayışın başlangıcıydı bu. Başımı yine salladım.

"Çıkmıyor musun?"

Yine salladım.

"Efsun..."

Tekrardan salladım. Sesi soluğu çıkmadı, gider sanmadım. Gitmeyeceğini bilerek git diyordum. Beni daha kaba kuvvetle çekme ihtimali vardı ama bir anda masa biraz sarsıldı. Bedeninin sıcaklığını daha yakından hissettim. Çok yanımdan. Yanı başıma konuverdi.

SERÇEYİ ÖLDÜRMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin