XLIII- "Yargıçlar ve Cezalar"

95K 6.8K 7.2K
                                    

Sevgili Karadere konağı misafirleri,

Ufak bir sitemvari bir paragraftan sonra bölümle baş başa bırakıyorum sizi. Usulca herhangi bir bölümün başını açıp okunma sayısı ve verilen oy arasındaki farka bakabilir misiniz? Baktıysanız teşekkür ederim. Yazmak güzel, elbet karşılık almak kadar. Bununla beraber  her şeye rağmen bir yorumun beş oya denk geldiğini bilim adamları kanıtlamıştı en son. Ben demiyorum bilimsel veriler diyor:)

Önce yıldıza basalım ?

Twitterdan #SerçeyiÖldürmek etiketinde ve burada paragraf arası yorumlarınızı heyecanla bekliyorum.

Efsun'un çektiği vlogu izlediniz mi? Sızdırıldı o görüntüler haberiniz var ? Peki Fetih1453'ün sözlüğü esas alınarak oluşturulan stickerları indirdiniz mi? Çok şey kaybediyor olabilirsiniz. Hesabın öne çıkaranlarına sabitledim. Özellikle vlog diyorum ve susuyorum... Önümüzdeki haftasonu aksilik çıkmazsa soru cevap var. Tüm bunlar için hesabımız;

Instagram: serceyioldurmekofficial

Biri acı çekiyor sandım başta. Ama hemen ardında bir kıkırtı duydum. Kaşlarım çatıldı daha bir kulaklarımı diktim. Sesler netleşti aralarına inlemeler karıştı, ahlar, gülüşler. Netleşti, netleşti, netleşti. En azından benim bunun zevklerden doğan bir ses silsilesi olduğunu anlayacağım kadar. Gözüm odamızın penceresine kaydı şaşkınca pencerimizden dökülen iki gölgeye bakakaldım.

İki gölge. Yanlışım yoksa delicesine öpüşen ve daha ilerisini yapmak için çırpınan iki gölge. Tok bir ses daha geldi. Bir şeyi çok sert devirdiler. Bizim odamızda, kırılan her şeyin sigortasının Fetih olduğu odada birileri bir şey devirdi. Tutuldum birkaç saniye. Kapı aralıktı.

Kapı kapatılmamıştı bile!

Çok geçmeden bir şey daha kırıldı. Bu tutulmuş bedenimi açan son hamle oldu. Hızlı adımlarım kapıya ulaştı destursuz, ki nasıl bir desturum olabilirdi bilinmez daldım içeri ama tek elim her şeye rağmen gözlerimin üzerine kapandı. Nasıl bir şeyle karşılaşacağımı hiç bilmiyordum. Kapı belki benim kuvvetimle belki rüzgarla sertçe duvara çarptı ve o cinselliğin doğurduğu sesler korku, şaşkınlık dolu mırıltılara bıraktı kendini.

"KİMSİNİZ SİZ?!" diye bağırdım istemsizce. Elim hala gözümün üzerindeydi. Güvenemiyordum. Çıplak insanlar görmek istemiyordum. Sessizliğe bıraktı kendini bu sorum. Giyiniyorlar mıydı?

"Yenge." diyebildii sonunda biri.

Biri.

Bir kadın sesi.

Önce parmaklarımı araladım. Üzerindeki kıyafetleri henüz çıkmamış iki kişi. Biri Dila. Diğeri... Diğeri?

Elim gözümden ayrıldı "SEN KİMSİN BE?!" diye yükselmeye devam ettim. Başıma saniyeler içinde bir ağrı girdi. Dila'nın yakası düşmüş elbisesi, dağılmış saçları ve bozulmuş ruju, odamıza severek aldığım ama artık yeri boylamış ve biri parçalanmış dekoratif heykellerim ve hiç tanımadığım bana alık alık bakan bir adam. Genç bir adam. Çok genç. Yolda görsem üniversiteli diyeceğim biri.

SERÇEYİ ÖLDÜRMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin