Efsun Zorlu; atandığı Urfa'da mecburi hizmetini yapan tıp fakültesinden yeni mezun, çiçeği burnunda bir hekimdir. Daha mesleğinin ilk günlerinde, henüz on sekizine yeni girmiş bir hastanın intihar vakasıyla karşı karşıya kalır. Hastasının vücuduna b...
Ve yorum. En çokyorum. Twitter'da #SerçeyiÖldürmek etiketiyle, burada paragraf arasıyla yorum. Yorum yorum yorum... Fizik kurallarınagöre bir yorum Dilan'ın gözünde on oya bedelmiş. Ben demiyorum bilim insanları diyor.
Keyifle okuyun
Instagram:
serceyioldurmekofficial
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Uyku, belki de baldan tatlı olan tek şeydi. Ve uykudan tatlı bir şey yok sanardım. Dım. Artık aynı fikirde değildim.
Dudaklarıma temas eden dudaklara bilmem kaçıncı kez kandım, tutundum, işin doğrusu tuttum ama yine geri çekildi. İkiye bölünmüştüm, bir tarafım uyumak için direniyor, bir tarafım benimle oyun oynayan dudakları öpmeye çalışıyordu. Mutsuzca inledim, yüzümün tamamını yastığa gömdüm. Öpmeye çalıştıkça uykum açılıyordu. Öpebilsem tamam diyecektim ama öptürmüyordu da sadece uykum dağılıyordu. Tam da onun istediği gibi.
"Uyan artık."
Hangimiz daha sabırlıydık bilmiyorum. O inatla uyandırmaya çalışıyor, ben inatla uyuyordum.
"Beş saat daha."
Yüzümü yastıktan kaldırıp diğer tarafa da çevirdim. Öpmeye çalışıp beni uyandırmasın diye. Kanıyordum. Birkaç saniyelik tutunuyordum dudaklarına sonra hemen geri çekiliyordu. Dudaklarımı yaladığımla kalıyordum.
Üzerimdeki saten, ince askılı gecelik üstünün açıkta bıraktığı derimde dolaştı nefesi. Koynuma üflediğinde nefesini dayanamayıp şekilden şekile girdim. Huylanıyordum. Eli çıplak kolumda bir ileri bir geri gidiyordu. Üflediği yerden öptü. Islak ıslak tatlı bir buseydi bu, öyle ki derin bir iç çektim elmacık kemiklerim belirginleşti.
Ne çok mesafe katetmiştik. Eskiden ben uyanmayadurayım kafamı musluğun altına tutardı. Ama şimdi...
Ama şimdi...
Şimdi de bir şey değişmedi. Boynuma ve suratıma aniden su fırlatıldı. Sıçratıldı ya da.
"Ya Fetiiih ya," Elim boynuma gitti, damlalar içime girmeden elimle silmeye çalıştım. Gözlerim de sonunda açıldı. Boşuna kıvranıyordum, uyanmadan ben rahat edemeyecekti. Yarım yamalak gözlerimle ona baktım, benim aksime cin gibi bakıyordu.
"Ne Efsuuun ne?"
Sırt üstü konuma geri geldim çırpına çırpına. Fetih epey dağınık olan beni topladı. Yüzüm memnuniyetsiz yaşlılar gibi buruşmuştu ama içten içe uzatılan ismimle de bir yakınlaşmıştık dibimdeki beyefendiyle. Saçlarımı aldı yüzümden önce. Benimle beraber şekilden şekile girmiş yastığımı düzellti, dolanmış yorganımı karnımın üzerine kadar örttü, gözümdeki çapağı aldı, dikkatsizce yolarak kaşıdığım gerdanıma nefes terapisi yaptı.
