B Ö L Ü M O N B İ R (+18)

2.6K 65 4
                                    

Hastanenin dolu kolidorlarında odakladığım tek şey topuklu ayakkabılarımın bıraktığı tok sesti. Etraftaki polisler, hastalar ve hasta yakınları boğucuydu. Ağlama sesleri vardı sadece, kahkaha atmamı sağlayacak kadar çoklardı.

"Angel. Ben çok üzgünüm." diyerek bana sarıldı Maria.

Ölmüş Ans. Bilinmezliğin son buldu. Rahatla.

İç sesimin aksine kalbime bir anda keskin bir acı hükmetti. Nefesim yavaşladı ama ayakta durmak için kesilmedi.

"Ben sana ulaşmaya çalıştım ama." dediğinde vücudumu sıkcıa sarmasına izin verdim. İki yanıma düşmüş ellerim ile karşılık vermesemde o buna devam etti. Bir elli sırtımı okşarken omzumu gözyaşları ıslattı. Bu sadece gömleğim ince olduğu için değil çok ağladığı için olmuştu. Ben bile bu kadar üzülmedim Maria. Çok tanımadığın için bu kadar ağlamamalısın. Hem sevin onun yaşaması ona daha çok acı veriyordu. Benden yavaş yavaş ayrılırken ona bakmadım. Bir odasının kapısında bana bakan iki memuru gördüğümde orada olduğunu anladım. En azından bedeninin hala orada olduğunu...

Adımlarım genelde kendinden emin ve oyalanmak istemeyecek kadar hızlıdır benim. Ama o an geri geri gitmek için yavaş ve titrektiler. Maria'nın sesini duydum. Bir şeyler söylüyordu. Ama dinlemeye güç bulamadım kendimde.

Odanın kapısına geldiğimde kenara çekildi iki memurda. Geçmem için yol vermelerine rağmen durdum orada. İkisine de bakmadım, üzgün olduklarını söylediler ama cevap vermedim. Sadece yere bakıyordum. Yerdeki saçma derecede küçük olan karelere bakıyordum. Burada çizgiye basma oynanmazdı.

Gerçekle yüzleşmelisin Ans. Ne kadar ertelersen o kadar acıtır, biliyorsun.

Gözlerimi yumup derin bir nefes aldım ve küçücük odanın ortasında yatakta boylu boyunca yatan onu gördüm. Bay Brown... Doktor Bay Brown... Brown'ların tek varisi... Annemin ilk aşkı... Anna'nın kahramanı... Benimse... Hiç babam olmayan babam...

Odaya girdiğimde gözlerim yatağa kilitlenmiş gibiydi. Onu gördüm odanın köşesinde duruyordu. Nedenini sorgulayamayacak kadar yorgundum. Odanın kapısını yavaşça kapattım. Ne yaşanacaksa bu sadece onun ruhu ve benim aramda olmalıydı. Dedektifin orada olmasını umursamadım ama.

Kapı kapandığında çantamı yavaşça yere bıraktım. Ama sanki o ellerimden kurtulmak için çırpınmıştı. Yatağa doğru bir kaç adım attım. Derin bir nefes alıp tamamen yaklaştım.

Gözleri kapalıydı ama her an açılacak mavileri gün yüzüne çıkacak gibiydi. Uykusu çok hafifti. Onu izlerken çok yakalanmıştım. Ve o mavi gözleri ile her seferinde aşağılamıştı beni. Yüzünü hasretle ve hasret kalacakmışım gibi izledim. Yaşlı buruşuk tenine rağmen kemikli yüzü ben buradayım diyordu. Önleri dökülmüş sarı saçları ölürken bile taranmış gibiydi.

"Kuralları çiğnediniz Bay Brown." dedim fısıldayarak. Sesim bile yenilmişti bu tarifsiz duyguya. "Hani ikimizde yaşamaya devam edecektik." derken dedektif olduğu için içimde tamamladım cümlemi.

"... İkimizde yaşayıp annemin, küçük Brown'ın ve ablamın acısını çekecektik. Çünkü ölüm bir kurtuluştu."

Ellerim titrerken yanağına dokunmuş. Asla sakallı görmemiştim yüzünü. Annemle birlikteyken resmiyet için annem öldükten sonra annem sevmediği için keserdi sakallarını.

"Seni özleyeceğimi düşünmezdim. Ama seni şimdiden özledim." Derken bugün ikinci kez gözyaşlarım firar etti göz pınarlarımdan.

Elim yanağından saçlarına tırmandığında çocukken bana söylediklerini tekrar ettim.

Sessiz Ve Sensiz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin