B Ö L Ü M O T U Z A L T I (+18)

888 39 0
                                    

"Vakit ayırdığınız için teşekkürler." dedim az önceki zihnimi işgal eden düşünceyi kenara iterken. Ama bunun davranışlarıma müdahale etmesine engel olamıyordum. Oturduğum yerden kalkarken gülümsediğini gördüm. Bu kapıya doğru attığım adımlarımı hızlandırdı. Kabalık sayılabilir bir hareketle odadan çıktım. Kapıyı kapatırken hala gülümsediğini görmek ise hastaneden koşarak çıkmamı sağlayabilirdi.

Adımlarım durmadan yavaşlamadan yoluna devam ederken çarptığım insanları umursamadım. Ellerim titriyordu. Bunu kağıda gördüklerime emin olmak için baktığım her an görebiliyordum. Kağıt titriyor ben yazıyı okuyamıyordum.

Arabama bindiğimde odakladığım tek şey düşünebileceğim bir yerdi. Nerede izlenip nerede izlemediğimi bilmiyodum. Bundan kaçmak da değildi istediğim. Sadece bir şeyler bulmak istiyordum. Hiçbir şey yoktu elimde. Bir bilinmezlik denizindeydim sadece. İçinde bulunduğum sal öylece savruyordu.

Kontorlün elimde olmadığını o an fark ettim aslına. Bu konuda hiç kontrolüm olmamıştı. George için kendi kendime ilerlediğimi düşünürken de kontorl edilmiştim. Onu A sayesinde bulmuş, A sayesinde konuşturtmuştum.

Evin önündeki güvenlikleri gördüğümde büyük babamın hala evde olduğunu anladım. Ama onunla uğraşmak dahi istemedim. "Hoşgeldiniz Bayan Brown." dedi öncesinde bir kaç kez takıldığım güvenlik. Yüzüne baktığım ikisi saniye dışında bir iletişimimiz olmadı, diğeri ise varlığımı bile fark etmediler sanki. Yada fark ettiklerini belirtmeyi gereksiz buldular. Kendi anahtarım ile zorda olsa kapıyı açtığımda merdivenleri koşarak çıktım sanki. O kadar hızlı hareket ediyordum ki odama girip kapıyı kapatıp kilitlerken nefes nefese kalmıştım.

Sakin ol Ans. Dur ve nefes al. Sus ve dinle.

Ben susuyordum ama zihnim. Çok gürültülüydü. Bitmez tükenmez teoriler, fikirler, olasılıklar... Çantamı yatağın üzerine attım. Odanın camlarını kontrol edip telefonumu tamamen kapattım. Yatağımın üzerine oturduğum da üzerindeki kazağı çıkarıp yatağın kenarına attım. Sporcu atletim ile kalırken kendimi yatağa bıraktım. Nefes aldım. Gözlerimi kapattım. Sessizliği düşledim.

Uzun zamandır olmuyordu. Sanırım şuan bir krizin eşiğindeydim. Bunu hissedebiliyordum. Gözlerimin kararması, başımın zonklaması, titremelerim...

Kontrol et Ans. Zihnini, düşüncelerini, krizini... Bilinçaltı büyüleyici... Sen ne istersen onuj yapar. İyi olduğunu düşün, inandır bunu ona.

Yüzümdeki gülümseme iyi olduğumu düşünmem için bir maskeydi. Çok iyi rol yardım buna kendim dahi inanırdım. Göğsüm de keskin bir acı peyda olurken nefesimi tuttum.

Nefesinı bıraktığında Ans. İyi olacaksın. Normale dönecek, her şey olmasa bile çoğu şey.

Yavaş yavaş özgür bıraktım tutsak ettiğim havayı. Gözlerim hala açılmazken nefes verip almaya başladım. Gögsümdeki acı hafifledi. Bedenim üzerindeki yükten yavaş yavaş kurtuldu. Sesler azaldı. En iyisi buydu. Sadece kendimi duymaya başladığımda yüzümdeki sahte gülüş gerçeğine bıraktı yerini.

İyisin Ans. Kontorlü eline aldın. İyisin... Uzun zaman sonra ilk kez bu kadar derinden uyandın.

İyi hissetmiştim hatta dün gece çok iyi hissetmiştim. Ama bu farklıydı. Bedenimin yarattığı sorunu zihnim çözüyordu. Kendi kendime hükmediyordum. Bunu kendi başıma yapabilir olmak güzeldi.

Aldığım nefesler düzenli bir hal aldığında ve göğsümdeki keskin ağrı yok denecek kadar azaldığında yataktan kalktım. Banyoya ilerlerken kapalı odanın kapısını kilitledim. Suyun sakinleştiriciliği benim kurtarıcımdı. Çoğu zaman beni kendi içimdeki bilinmezlikten kurtarırdı.

A. Çoğu zaman beni rahatsız etmediğini düşünsem de bu bir yalandı. Ya da kendi kendimi ikna ettiğim bir kuramdı. Biri tarafından izleniyor olma düşüncesi, o kişinin hakkımda bir çok şeyi biliyor olma ihtimali itiraf etmekte güçlük çeksem de beni korkutuyordu.

Odadaki küvete dolması için suyu açarken telefonumu nereye koyduğumu hatırlamaya çalışıyordum. Odaya girdiğimde yatağın üzerinde bulduğum kapalı telefonumu açtım. Açar açmaz Maria'nın çağrısına denk geldim. Onunla Emma hakkında konuşmak istemesem de kendimi yerine koymuş halde buldum. Anna için benim onun durumunda olduğumu.

Anna, Emma gibi yalancı biri değil Ans. Anna tanıdığın en masum insan.

"Efendim."

"Ans. Nerdesin? Emma ile görüşür görüşmez kaybolmuşsun ortadan." Aslında kaybolmamıştım. Fred ile de görüşmüştüm, Philip ile buluşmasına şans dilemek için. Ama Maria'ya söylememesi gerektiğini fark etmiş olacak ki bunu Maria'ya söylememiş.

Çünkü Fred'e Emma'yı eğer suçluysa hapse attırma istediğini söyledin Ans. Bunu sinirle söyledin. Sinirlerini artık kontorl edemediğim konusunda ciddiydim.

"Doktor Simon ile görüştüm. Sonrasında eve geldim. Bir kaç içim var." dediğimde yalan söylemiş sayılmazdım. Bulmam gereken bir katil çözmem gereken onlarca sır vardı.

Ve geri kazanmam gerekken bir kişiliğim...

"Emma ile konulabildiniz mi?" İşte o soru. Ya yalan söyleyip bunu uzunca bir süre devam ettirecektim. Ya da zihnimin onlarca yük altında ezildiğini fark edip doğruları söyleyecektim.

"Konuştuk. Birkaç işe yarar şey söyledi. Birazdan dedektifi arayıp ifade için konuşacağım." Dürüst davranmayı seçtim. Zihnimin yükünden çok bunu hak ettiğini düşünerek. "O çok şey saklıyor Mai."

"Biliyorum Ans. Ama elimden bir şey gelmiyor. Suçlu olsa bile gerçekleri söylese aklanabileceğini söylüyorum. Ama o bunu anlamıyor. Ya da inanmıyor." Önceden söylediklerine 'evet suçlu olsa bile onu aklayabiliriz' der destek çıkardım. Şimdi ise sessiz kalıyordum, Teo için.

Kırık çocuğun ölü ruhu için. Benim katil ruhuma melek diyebilecek kadar masum olduğu için...

" Sonra konuşalım mı Maria? " Tamam demekten başka çaresi olmadığını biliyordu.

Telefonu kapattığımda tekrar yatağa kapatıp banyoya girdim. Küveti nereyse doldurmuş soğuk suyun içine girdim öylece. Bedenim her ne kadar alıştığını sansam da soğuk suyun etkisiyle titremişti.

Benim onu canlandıran soğuk suya alışmaya başlarken ruhum bedenimle canlandı. Kapattım gözlerimi... Karanlığı, sakinliği kucaklamayı bekledim. Uzun zaman olmuştu onlarla karşılaşmayalı...

Bedenim gittikçe uyanırken başka şeyler istediğimi fark ettim. Zihnime düşün sülietin gitmesini istemedim bu kez. Güldüğü anlardan biri zihnimi meşgul ederken bunu almadım zihnimden. Sessizliğimi onun bölmesine izin verdim. Onun için kendi kurallarımı çiğniyordum, birini daha çiğnedim.


Sessiz Ve Sensiz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin