B Ö L Ü M O T U Z B E Ş (+18)

998 42 10
                                    

Günümüzden İki Yıl Önce

  "Dylan... Sakin olur musun annecim? Bak bu avukat işinde oldukça iyiymiş. Ayrıca bizden hiçbir ücret almamayı da kabul etmiş." Dedi Bayan Copper oğlu saatlerdir bekledikleri odanın önünde durmaksızın kendini harap ederken. Kocası için endişeleniyordu onun için bir şey yapamıyordu. Ama oğlunu sakinleştirebileceğini biliyordu. O da bunu yaptı. Ellerini yumruk yapmış oğlunun ellerini tutup onu boş olan koltuğa oturttu.

   "Bak baban oradan çıkacak tamam mı? Sende sakin olmalı ve tanrıya onun için dua etmelisin." Oğlunun yeri izlediğini fark edip omzunu okşarken söyledikleri onu güldürdü. Yüzünde öfkeyle karışık bir gülümseme vardı.

   "Dua mı? Eğer bir tanrı olsaydı babam şuan içeride olmazdı. Oğlu yüzünden ona saldıran adamı öldürmek onun suçu değil." Annesine bağırdığını fark edip bir küfür fısıldadı. Ellerini daha çok sıkıp canının yanmasını istedi.

   Anlam veremediğim o kadar çok şey vardı ki. Hayatın adaletsiz oluşuna lanet ediyordu. Babasının burada olması onun suçuyken elinden bir şey gelmiyordu. Sadece onun burada rahat etmesini sağlıyordu, ne kadar rahat olabilirse tabi.

   Onu düşüncelerinden ayıran sessiz kolidorda yankılanan topuklu ayakkabının ritmik sesi oldu. Bakışları annesi ve ona doğru yaklaşan kadına kaydı. Elindeki cüppe ve dosyalarla onun bir avukat olduğunu anladı. Hızla oturduğu yerden kalktığında onlara yaklaşan avukat tepkisizdi. Ne bekliyordu ki zaten. Kadının heyecanla gelip babasını oradan kurtaracağını söylemesini mi?

   "Merhaba. Siz Bayan Copper olmalısınız." diyerek elini uzattı avukat. Annesi yüzünde olanlara rağmen zarif bir gülümseme oturttu.

   "Evet benim." Derken elini uzatmış avukatın elini sıktı. Onun gözleri ise babasını kurtarmak için gelen kadının yüzündeki gülümseye takışmıştı.

   "Sizde..." dedi avukat Dylan'a elini uzatırken. Beklenmedik bu hamle ile elini uzattı o da. Ne tepki veremeyeceğini bilemez halde elini uzattı.

   "Dylan Copper. Bay Copper babam oluyor." Kurduğu cümlenin saçmalığına takılmak istemiyordu. Takıldığı şey avukatın ona attığı bakışlar ve yüzünde oluşan gamzelerdi...

   "Memnun oldum. Bende Avukat Angel Brown. Dosya için babanızın savunma avukatlığını yapacağım. İzniniz olursa onunla görüşeceğim." Avukatın gözleri Dylan'dan bir cevap beklerken o kadını tepkisizce izledi. Hayatını annesi kurtardı. "Tabi lütfen." dedi kibarca. Az önce öfkeden delirmek üzere olan oğluna gülümsedi annesi. Avukat odaya girmişti ancak Dylan hala ayakta onunla konuştuğu noktadaydı.

    "Az önce benim oğlum bir kadınla konuşurken heyecanlandı mı ben mi yanlış gördüm?" diye sordu Bayan Copper yüzünde şaşkın bir gülümseme varken. Öfkelenmek istedi Dylan ama sadece annesine anın şaşkınlığını taşına bakışları ile baktı.

  "Hayır. Sadece... Babamın bir an önce oradan çıkmasını istiyorum anne." Bakışlarını annesinden aldı. Çünkü yaptığı savunma onu dahi şaşırtacak kadar saçmaydı.

  "Tanrı gözetsin ki çok güzel bir kadın. İsmi gibi bir melek kadar güzel." Annesinin sözleri zihnindeki düşünceleri destekledi.

   'Angel Brown' diyerek fısıldadı içinden. Onun yarattığı sorunu çözmeye gelen babasını kurtaracak o melek...

...

   "Doktor Simon müsait girebilirsiniz." diyen hemşire ile önünde beklediğim odanın kapısını çaldım.

Sessiz Ve Sensiz (+18)Where stories live. Discover now