B Ö L Ü M E L L İ Y E D İ (+18)

690 40 6
                                    

   "Bir kaç kişiye soracağım bu konuşmalarda konum takibi yapıp yapamayacağımızı duruma göre bakarız." dedi elindeki kalemle not aldığı kağıdın altına bir şeyler yazmaya devam ederken. Olayları çok detayına girmeden anlatmıştım ona. Hatırladığım tüm mesajları yazmıştık bir kağıda. Ama eksikler vardı. Biliyordum ama hatırlamıyordum.

  "Seni bu denli iyi tanıyan kimler var?" dedi ben masaya bakıp mesajları hatırlamaya çalışırken Sorduğu soruya bir cevabım yoktu. Çünkü ben bile kendimi tanıyamazken biri nasıl bu kadar iyi tanırdı ki beni.

   "Hiç kimse." dedim yorgunlukla gözlerimi yumarken Gerçekten düşünmekten ne kadar yorulursa o kadar yorulmuştum. Gece olanlar, saatlerce kafa dağıtmak için düşündüğüm şeyler...

   O bir şey söylemek için bana dönmüştü ki masanın üzerine bıraktığım telefon çalmaya başladı. Bir an onun olma ihtimalini düşünüp beni dinliyor olabileceği endişesine dahi kapıldım. Ama Fred'di.

   "Efendim." diyerek yanıtladım çağrıyı. Onun bakışları benden ayılıp önündeki kağıda döndü.

   "Ne ara çıktın ofisten Ans? Ses kaydını dinleyecektik birlikte." Bunu unutmuştum işte. Saate baktığımda on bite gelmek üzere olduğunu gördüm. O niye bu saate kalmıştım ki?

    "Babamın raporlarını teslim etmek için dedektiflik bürosuna geldim. Çalışma masamda ses kaydının olduğu disk. Alıp dinleyebilirsin ama işe yarar bir şey yok." dedim önümdeki adamı kendime hakim olamadan izlerken. Dikkatimin bu kadar çabuk dağılması rahatsız ediciydi. Ama dikkatimi ondan çeken şeyse Fred'in telefonundan gelen sesler oldu.

   "Sen nerdesin? " diye sorar halde buldu kendimi. Yanında kalabalık varmış gibi geliyordu sesi.

    "Hastanede."

    "Neden?" Sesimin aniden yükselmesi dedektifin bakılarını üzerime çekti. Konuşmayı duyuyor olamlıydı. Telefondan yükselen ses ikimizin sessizliğinde netçe duyuluyordu.

  "Maria'ya eşlik ettim Emma'nın yanına gelirken. Öncesinde bir kafeye uğradık." İçimdeki rahatlama hissi garipti. Büyük bir yükten kurtuluşum gibi derin bir nefes dahi verebilirdim. Kısa bir vedalaşma sonrası telefonu kapattım. Fred, Maria'nın yanında kayıtta bahsettiğine göre anlatmış olmalıydı. Ve ben tepkisini merak ederken buldum kendimi.

    "Fred'e güveniyor musun?" Gözleri gözlerime sorgular şekilde bakıyordu. Vereceğim tepki şüphelediğim kişi sorusuna mı cevap verecekti yoksa aklındaki bir soru işaretini mi giderecekti bilmiyorum. Ciddi bir konuşma yapmak istemiyorum.

    Rahatlamak için oyna Ans.

   "Ben kimseye hiçbir konumda güvenmem dedektif. Sevişiyor olsak bile tedbirliyimdir." Neden konuşurken ona doğru yaklaşmıştım bilmiyordum. Sağ çaprazımda oturan bedeniyle masa üzerinden ona doğru eğilmiş bedenim oldukça yakın sayılırdık. Dudağının kenarı yukarı kıvrıldı. Kaşları kavislendi. Dudakları kendimi dizginlememi engelleyecek bir hal aldı.

    "Demek ki şimdiye kadar seviştiğin insanlar aklını başından alamamış." dedi fısıldar gibi. Bu kadar hızlı geldiğimiz konum beni rahatsız etmeliydi. Aksine şuan duyduğum hazzı daha önce böylesine hissetmemiştim.

   "Bu pek mümkün değil." dediğimde güldü. Gözlerinin dudaklarıma katmış olması işi daha da zorlaştırıyordu. Aklımda kırmızı ruhumun dudaklarına bırakacağı iz dolanmaya başladı.

   "Göstermeyi çok isterim." Fısıldamak bir insanı böylesine hoş kılar mı bilmiyordum ama o bu olasılığı tek başına taşıyordu.

   "Bence sen bunu düşürken gitti aklın başından." Gülümsemesi derinleşti, bakışları gibi. Gözleri ve dudakları arasında mekik dokudu bakışlarım. Masa üzerine yasladığım elimin üzerinde bir temas hissettim.

Sessiz Ve Sensiz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin