B Ö L Ü M Y E T M İ Ş B İ R (+18)

502 27 6
                                    

    Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba.
Umarım bölümü seversiniz.
Keyifli okumalar.

...

GEÇMİŞ


    "Elini bununla sar." Kulaklarımdaki uğultu yoğun bir şekilde devam ederken gözlerim elimden hala akmaya devam eden kandaydı. Başımın döndüğünü hissettim. Ama yaşadığım durumun etkisinden mi, yoksa ellerimdeki kandan mı çözemedim.

   Nefes al Ans. Ve neye yol açtığına bak. Yüzleşmeden toparlanamazsın.

   Yaranın nerede olduğunu bilmeden tedavi edemezsin.

   Zihnimdeki ses bir anda bana meydan okumaya başlarken yanmaya başlayan gözlerimi kırptım. Bir el tarafından ellerime bir şey baskı uygulamaya başladı. Canım acıyordu. Ama elimden dolayı mı yoksa içimdeki kırıklardan dolayı mı bilmiyordum.

   Acı çektiğimi  hissetiriyordu. Ama az önce olanlardan sonra bunu isteyip istemediğime emin değildim.

   "Angel. Bana bak." Annemin bana bir şeyler söylediğini yüzümü avuçları arasına alıp kendine çevirdiğinde anladım. Gözleri endişeli bakıyordu. Ama davranışlarında usta bir sakinlik vardı.

    "Özür dilerim." Sesimin onlarca yükün altında kalmışken böylesine çıkmış olması da berbat bir durumda olmadığımı gösterdi bana.

   Kendini toparlamak için bir güç arıyorsun Ans. Halbuki kendine bir baksan ihtiyacın olan tek şeyin kendin olduğunu anlayacaksın.

   "Angel. Bana bak." Bakıyorum. Ama görmek istemiyorum anne. Gözlerinde geçen ifadeyi görmek istemiyorum.

  Babamın nefretinin üstüne seninkinin eklenmesini istemiyorum. Bunu kaldıramam. Hele ki bu yaşananlardan sonra... Hiçbir şeyi kaldıramam gibi geliyor.

   "Onu çok kötü bir halde olduğu için buraya getirdim. Ben böyle olsun istemedim...." Hala ona bir şeyleri anlatmaya çalışmam içgüdüsel bir durumdu. Yanaklarımın ıslandığını dahi sonradan fark ettim.

  Sanki ruhum bedenimin farkında değildi. Onun için  bir kafesten farksızdı. Sıkışıp kaldığı kafesin ne yaptığından haberdar değildi.

   "Angel Brown." Öylesine güçlü kavradı ki yüzümü elim dışında  bir yerimi hissetim. Acı sayesindeydi ama bu şuan takıldığım bir şey değildi. Öfke onda sık görülebilen bir duygu değildi. Ama şuna öfkeli görünüyordu.

   "Sen bir şey yapmadın." dedi bana bir çocuğa yeni bir şey öğretmeye çalışır gibi. Tane tane söylediği şeyleri zihnim reddetti. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp söylediklerinin yanlış olduğunu anlatacaktım ama öyle olmadı. Annem ilk kez kontrolü tamamen eline aldı.

  "Onu Anna'ya zarar verirken buldum. Ve kendimi kontorl edemeyip onu öldürdüm."

   Öldü. O öldü. Onu ben öldürdüm. Ben 'onu' öldürdüm.

  Hak etti mi Ans? Onu buraya getiren senken... Sarhoşken neler yapabileceğini bildiğin halde buraya getirmiştin onu. Suç sadece onda mıydı?

    "Öldü mü?" Sesli duymak istiyordum. Sanki o ancak o zaman kabullenecekti bunu zihnim. Bir cevap vermesini bekledim. Gözleri gözlerime öyle uzun baktı ki ne gördüğünü ne hissettiğini bu kez anlamak istedim.

   Ama bir bulmacayı andırıyordu gözlerindeki her şey.

  Ve ben bulmacalardan nefret ederdim.

Sessiz Ve Sensiz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin