B Ö L Ü M A L T M I Ş S E K İ Z (+18)

603 34 16
                                    

    Umarım bölümü seversiniz. :)

    Masalları küçükken çoğu çocuğun aksine sevmezdim. Sürekli iyiliğin ve kötülüğün çatıştığı bir dünya beni o yaşta dahi yoruyordu.

   O yaşta dahi ikisinin de birbiri içinde anlam kazandığını biliyordum. Mesela kül kedisi, masum olduğuna inandırılan saf mı saf, kalbinde kötülük olmayan o prenses. Ama hiç düşünmediler onun kalbinde nasıl bir kıskançlık güttüğünü ya da o gece kim olduğunu saklarken söylediği yalanı umursamadı kimse. Çünkü o iyiydi. Kötülük ondan asırlarca uzaktı.

  Bu kurulmuş koca bir yalandı.

  "Bana bir salıncakta seninle böyle yanyana oturacağımı, bundan huzur bulacağımı ve bunu sana söyleyeceğimi söyleseler onlara saatlerce gülerdim, dedektif." Başım hala omzundaydı. Sol kolu belimi sıkıca kavramıştı. Dizlerimi kendime çekmeyi bırakmış yana doğru uzatmıştım.

  "Bana neden sürekli 'dedektif' diyorsun?" Söylediğimi duymamış gibi yapıp ciddi sesiyle sorduğu soru beni güldürdü.

   "Benim için önemli olan isimler değil çünkü."

   "O yüzden mi sana Ans diyorlar?" İşte bunu beklemiyordum. Gülüşüm solarken kasıldığımı elbet o da anladı. Belli bir ritimde yavaş yavaş sallanan salıncağın ritmi dahi değişti bir anda.

   "Onun sana ne söylediği önemli değil Angel. Sana söylenen hiçbir şey seni farklı biri yapmaz. Önemli olan ismin değildi. Kim olduğun." Zihnimde bir anda beliren Anna'nın sesi ile gögsüme bir ağırlık oturdu. Sonra bana 'Ans' diyen alaylı sesi düştü aklıma.

   Kolay kolay kırılan biri değildim ama onun tek bir hamlesi ile yıkılırdım.

  Bir enkazdan farkım kalmazdı.

  "Eski bir muhabbet." Diyerek geçiştirdim. Eğer cevap vermeyip bu sessizliği sürdürseydim bana merakla bakmaya devam edecekti. Cevabım onu tatmin etmemiş olacak ki kaşları havalandı. Bu dikkatini daha çok çekti. Ya ben onun yanında saçmalıyordum ya da o çok dikkatliydi.

   Yanağımda hissetiğim el tüm dengemi aniden sarstı. Düşüncelerim arasında beni boğulmaktan kurtarır gibi çekti. Ama onun ateşi ikimizi de küle çevirirdi.

   Yanmayı seçtim. Ve o kararıma şiddetle destek verdi. Soğuk ellerim sıcak tenine dokundu. Kurumuş dudaklarım yumuşak dudaklarına... Haraket etmeme gerek kalmadan o benim için kolaylaştırdı her şeyi. Salıncağın ritmini kontorl etmeyi bıraktı ve salıncağın demir koluna tutanan elini belimde hissetim. Yüzümdeki elei hiç kımıldamadı yerinden. Yüzü avuçlarım içinde bana kafamı dağıtım, her şeyi alt üst edecek o yetkiyi verdi.

   Sınırları zorlamak bu kez daha kıvrandırıcıydı. Çünkü istediğim nefes kesici bir son değildi. Her nefesin tadına varmak istiyordum.

   Yüzümde esen rüzgarı hissettiğimde elini çektiğini anladım. Ve bacaklarımın altında kolunu hissetim. Bedenim havalandı. Benim odağım daha farklıydı. Çok kısa sürdü. Ya da bana zaman algımı kaybettirdi dudakları. Nefes almamak beni boğuyordu ama dudakları yeni bir can oluyordu.

   Onu nefes alabilmesi için özgür bıraktığımda yüzünde beliren gülümseme ile kapısını açtığı evden içeri girdik. Geçen sefer gibi salona uzanan kolidora değil hemen sola dönünce üst kata çıkan merdivenlere yöneldi. Ev dışarıdan görüldüğünü aksineok büyüktü. Üç odayı geçtikten sonra kolidorun en sonunda odanın kapısını dirseği ile indirdi. Evi incelemeye çalışsam da ellerim hala yüzündeydi. Her na tekrar dudaklarına kapanabilirdim. Ama öyle olmadı. Karanlık olmasına rağmen çoğu şeyin siyah olduğunu gördüğüm odasına gülümsedim. Camın hemen önünde büyük camdan dışarıyı görebileceğiniz konumda duran yatağa kadar bana odaya izlemem için vakit tanıdı. Bedenimi yumuşak yatağa bıraktıktan sonra tüm dikkatimi tekrar üzerine çekti.

Sessiz Ve Sensiz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin