B Ö L Ü M Y İ R M İ B İ R (+18)

1.5K 46 0
                                    


      Bilinmeyen Numara:
   "Anna da en az senin kadar güzelmiş."  A

  Mesajı bilmem kaçıncı kez okuduktan sonra banktan hızla kalktım. Etrafa bakınırken Anna'nın elimi okşayan elini sıkıca tuttum. Gölün etrafı bomboştu büyük ihtimalle kararmaya başlayan hava yüzünden. Ana yola uzanan ormanlık alanda boş gibiydi. Lanet olası bu adam belki de kadın neredeydi. Nasıl bu kadar iyiydi saklanma konusunda.

   Bir şüpheliye ya da kibar tabiriyle sapığa hayranlık besleyemezsin Ans. Aslında sen kim olursa olsun her türlü yeteneğe hayranlık duyabilirsin.

   "Anna bir işim çıktı gitsek olur mu?" dedim çantamı omzuma takarken. Cevap vermesini umursamadan ana yola çıkam yola sürdüm sandalyeyi.

   "İşin birinden kaçmak mı Angel? Şuan bunu yapıyor gibisin." Haklıydı. Taşlı yolda hızlı sürdüğüm araç ilk taşa takılıp düşecek gibi sarsılıyordu. Ama o an hissetiğim tek şey korkuydu. Düşüncesizce yaptığım hamlenin sonucunu düşünmek istemiyordum.

   O sadece senin sevmediğin babana zarar verdi Ans. Seni tanıyorsa Anna'ya zarar vermemesi gerektiğini bilir.

   "Angel. Yavaşla lütfen. Nolduğunu söyler misin bana." derken ben kilise otoparkına girmiş bir halde onu tekerlekli sandalyesinden kaldırmaya çalışıyordum.

    "Üzgünüm istemeden canını yaktıysam özür dilerim. Ama gitmemiz gerekiyor An. Hava kararıyor." Ans sen bu kadar kötü bir oyuncu değilsin. Kendine gelip onun daha fazla endişelenmesini engellemelisin. Derin bir nefes aldım. Sandalyenin iki yanına koyduğum ellerimi ondan çekip eğilmiş halimden doğrulur vaziyete geçtim.

   "İlgilendiğim cinayet dosyası ile ilgili bazı sorunlar yaşıyorum. Ve kaybettiğim tanıdığım bu sebeple ölmüş olabilir. O yüzden bu konuda çok tedirginim. Seni de riske atmak istemiyorum." Bu kadar dürüst olmayı bende planlamıyordum. Ama yaşadığım rahatlama ile derin bir nefes verdim. Babamı söylememek her ne kadar rahatsız etsede hatırlamayacağını düşünüp bu konuyu düşünmemeye çalıştım. O bana anlayışla bakarken arabanın ön koltuğunu gösterdi.

   "Hadi binmeme yardım et." Gülümsedim ki bu asla rol yapmadığım bir gülümsemeydi. Arabaya binmesine yardım ettim. Hatırladığımda daha ağır olan tekerlekli sandalyesini güçlükle katlayıp arabamın bagajına koydum. Belimde oluşan ani acıyla kapattığım bagaj kapağına tutunup bir kaç saniye kendime izin verdim. Gözlerimi yaşadığım acı ile kapatıp açtım.

   O sırada uzun süredir olmayan halislünisyonlarımdan biri eşlik etti bana sanki. Biri göle inene yola girdi. Bu o kadar hızlı oldu ki emin olmak için arkasından bir süre bakmak zorunda kaldım. Eminim karanlık yüzünden yaşadığım bir göz yanılsamasıydı bu.

   Dikkatimi dağıtan ses tekrar telefonumun bildirim sesi oldu.

   Bilinmeyem Numara:
 
  "Ağır şeyleri taşırken dikkat etmelisin." A.

  Bir daha göle uzanan ormana bakmadan araca yöneldim. Bu konuyu dedektifle konulmalıydım. Bu artık birinin benimle uğraşması anlamına gelmiyordu. Emma'nın ve başkanın dışında başka bir şüpheli olduğu anlamına geliyordu. Bu hala çözemediğim dosyayı daha da karmaşıklaştırıyordu.

  "Hoş bir kahveci açıldı meydana istersen oradan kahve içebiliriz. Sonra seni kliniğe götürürüm." derken aracımı kırmızı ışığı yandığı yolda durdurdum. Kalabalık bir yerde vakit geçirebilirdik araçtan inmeden. Onu riske atmak korkutuyordu beni ama onunla vakit geçirme fikrine de hayır diyemiyordum.

   Onunla vakit geçirmek için gittiğimiz bir kagveciydi bahsettiğim yer ama hatırlamayacağını bildiğim için yeni demiştim. Unuttukları onu daha çok üzüyordu.

Sessiz Ve Sensiz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin