B Ö L Ü M E L L İ S E K İ Z (+18)

665 34 7
                                    

  "Seninle saatlerce böyle kalabilirim." dedi nefes nefese kalmış haline rağmen hala benimle konuşmaya çalışırken. Sırtım duvara yaslı bir haldeyken onu hafifçe kendimden uzaklaştırıp vücuduna sardığım bacaklarımı çözdüm. Bacaklarım dahi aldığım hazla uyuşmuştu adeta.

  "Bunu söylediğim için pişman olacağıma eminim dedektif ama benim içinde çok cazip bir plan." Sırtım duvara değiyordu ama bu kez kendi ayaklarım üzerinde beni sıkıştırmasına izin veriyordum.

  "Ama çözmemiz gereken bir cinayet var." dedim masayı gösterirken. Cinayet dememle tekrar kasıldı yüz hatları. Gülüşünü sevsem de bu halinin ayrı bir çekiciliği vardı.

  "Senin değil benim çözmem gereken bir cinayet." dediğinde güldüm. İşi söz konusuyken büründüğü hal beni güldürüyordu. "Bensiz çözemeyeceğin cinayet için boşa tartışmayalım bence." Kendimden emin olmayı seviyordum. Bu konuda kendim için şüphelerim olsa bile hala cinayet dosyasında Emma ile bilmediği bir çok şey olsa bile kendime güvenmem gerekiyordu.

  "Biri tarafından taciz ediliyorsun Angel. Bu seni korkutmuyor mu? Sana zarar verebilir?" Benim için daha çok o endişeleniyor gibiydi. Topuklu botlarım ilk kez bu kadar işe yaramıştı. Aramızdaki boy farkı yok denecek kadar azken elimi omzuna koyduğumda o bana yaklaşarak bu farkı daha da azalttı.

   "Benim için endişelenmemelisin Dylan. Bana bu kadar yakın olduğun için kendi adına endişelenmelisin." Yüzünde söylediklerimi çok da umursamayan bir gülüş oluştu. Hafifçe bana yaklaşıp kulağıma doğru yaklaştı. Konuşmadan önce nefesi tenimi okşadı. Yanağıma hafifçe dokundu sakalları. Sert yutkunuşumu duyduğuna da emindim.

   "Yanındayken kendimi tanıyamıyorum, aklım başımdan gidiyor ama ne kadar zeki olduğunu görmüyor da değilim. Ama Angel bu beni korkutmak yerine sana daha çok çekiyor."
Gözlerimin
  
  Kalbin böyle atmamalı Ans. Çünkü kaderin senin adına yazdıkları hep aynı. Kayıp, acısı ve yalnızlık...

  ...

  Angel Altı Yaşındayken

  "Abla hadi ya. Birazcık oynayalım." Şiddetle ablasının kolunu sarstı Angel. Ablasının ders çalışmayı bırakıp onunla oynamasını istiyordu. Zaten babası ve annesi nöbetten geldikten sonra ders çalışacaktı. En azından şimdi onunla vakit geçirsin istiyordu küçük kız.

   "Angel, ödevlerimi bitirmem gerek. Hem sende ödevlerini yapmalısın. Sonra yetiştiremiyorsun." Kitaptan başını kaldırıp bıkkın bir nefes verdi Anna. Küçük kız kardeşi ona tüm kurallarını yıktırıyordu. Onunla oynamak on keyif verse de derslerini bitirip babasının ona gururla bakmasını istiyordu.

  "Tamam ama sadece biraz oynayacağız." dedi Anna kitabını masasına koyup sandalyeden kalkarken. Angel ablasının elini tutup sevinçle zıpladı.

    "Sen mükemmelsin Anna. Hadi gidip bisiklet binelim." Anna dışarıya bakıp kız kardeşine çatılmış kaşları ile baktı. "Hava çok soğuk Angel. Hem Melissa bundan hoşlanmıyor biliyorsun." Bakıcıları oldukça yaşlı bir kadındı. Anne ve babası disiplinli oluşundan dolayı o kadına bayılıyordu. Angel ise bakıcısını sinir etmekten büyük haz duyuyordu.

    "Yakalamaca?" dedi tatlı olmaya çalışırken gamzelerini göstermeye çalıştı. Anna'nın ona böyle olduğunda karşı çıkmayacağını biliyordu.

   "Tamam. Ama ilk sen yakalamaya çalış." dedi Anna yavaş yavaş Angel'den kaçmaya başlarken. Angel gülümsedi. Hevesle kafasını sallayıp bunu kabul ettiğini gösterdi.

   "Hadi kaç." diyerek ablasına öncelik tanıdı. Çünkü o ablasına kıyasla çok hızlı koşardı. Koşmayı seviyordu. Koşarken özgür hissediyordu.

   Anna odadan çıktığında Angel da koşmaya başladı. Ablasının kahakahkarı onu daha da eğlendiriyordu. Anna odalarından çıkar çıkmaz anne ve babasının odasına ilerledi. Angel'ın bu odaya girerken korkuyor olması ona avantaj sağlıyordu. Ancak o şekilde yakalanmadan kaçabilirdi bu odadan. Öyle de oldu Anna'nın kahkaha atarak girdiği odanın kapısında durakladı Angel. Babasının sesi duyuldu kulaklarında. Kabus gördüğü bir gün annesinin yanına gitmesi babasını sanki büyük bir hata yapmış gibi çok sinirlendirmişti. O günkü sözleri hala kulaklarındaydı.

    "İnsanların odalarına öylece giremezsin Ans. İnsanların sınırlarına saygı duymalısın." demişti Angel'ı odadan çıkarırken. Kolundaki eli tekrar hissetti. Sanki tekrar morarmıştı teni. Anna'ya masal okuduğu günleri hatırlamamaya çalıştı. Babasının annesi için hazırladığı okuma köşesinde bir çok kitap okumuşlardı. Ama Angel o odaya adım dahi aramıyordu.

    "Hadi Angel." dedi Anna büyük yatağın etrafında koşarken. Angel derin bir nefes aldı. Annesinin babası ile yaşadığı tartışmalarda sakin kalması için öğretmişti bunu Angel'a. Yaptığı tek şey buydu belkide, o güne kadar.

   "Sana zamana kazandırıyorum An." dedi Angel ablası durumunu bilse de hala rol yapmaya çalışırken. Kendine geldi ve Anna odadan çıkarken ona yetişti. Merdivenin başına geldiğinde neredeyse Anna'ya yetişti. Anna'nın kazasının kumaşını tutmak için atıldı öne. Ama onu yakalamaya çalışken ilk adımda attığı boşluk basmaktan kaydı. Anna ile birlikte şirketle merdivene çarptı küçük kız. Kolu öylesine çok yanmıştı ki çığlık atar halde buldu kendini. Bir kaç basamak durdurmadı kendini. Ama bri noktada merdiven korkuluğuna tutunmayı başardı. Gözleri acıyla kapanırken Melissa'nın çığlık koptu evde. Angel zorlukta açtığı gözleri ile Anna'yı aradı. Yanında yoktu. Kalbi korkuyla çarptı. Onun dikkatsizliği ile Anna'nın canı da yanmış olmalıydı. Acıyan sol koluna rağmen sağ elinden güç alıp doğruldu yerden. Başı dönmüştü ve zonkluyordu. Ama küçük kızın gözleri ablasını arıyordu. Onu merdivenin başında boylu boyunca uzanırken buldu.

   Anna'nın burnu kanıyordu. Ve bayan Melissa Anna'nın başını tutarken ağlıyordu.

   "Telefonumu getir Angel." dedi ağlayamaya devam ederken bağırdığında. Angel hızla kafasını sallayıp Melissa'nın eşiyle işaret ettiği telefonunu getirdi. Bunu yaparken sendelemiştiama önemli değildi. Kolu acıyordu ama önemli değildi. Annesi tanrıya bir şeyi çok istediğinde dua edebileceğini söylemişti. O ise Anna'nın canının çok acımamış olmamış olması için dua etti.  Göz yaşları görüşünü bukanıklaştırırken Anna'nın yanına oturdu. Elleri ile sardı gözleri kapalı olan ablasının elini. Elleri titriyordu ama Anna'nın ellerini sıkıca tutmayı bırakmıyordu.

    "Bay Brown. Anna merdivenlerden yuvarlandı." Diyerek bağırdı Melissa. Yanında oturduğu için babasını cevabını duydu Angel.

    "Uyanık mı?" diye sordu babası. Angel'ın gözleri korkuyla açıldı. Ablasının gözleri kapalıydı. Uyanık değildi ölmüş müydü?

   Angel, Anna için ağlarken zaman çok hızlı geçti. Babası kollarından çekip Angel'ı, Anna'dan uzaklaştırdı. Küçük kızını gelen sağlıklı ekipleri ile sedyeye taşıdı. Hastaneye gidene kadar Angel hiçbir şeyin farkında değildi. Anne ve babası Anna ile ilgilenirken o sırtını duvara yaslamış Melissa'nın kucağında Anna için dua ediyordu.

   "O nasıl?" Melissa'nın gözleri ile gözyaşlarını sildi Angel. Bayan Brown'ın gözyaşlarını sonradan gördü Angel. Annesini İlk kez ağlarken görmüştü. Buna kendisinin sebep olduğunuz düşündü. Canı daha çok yandı. Babasını ondan kaçırdığı bakışları bu acıyı ikiye katladı. Küçük bedeni titredi korkuyla

    "Yaşıyor." dediğinde Angel gözyaşların arasında sevinçle gülüsedi. Annesine bakıyrpdu küçük kız. Ama o gülmüyor. Sebebini babasının sözleri açıkladı Angel'a.

   "Artık yürüyemeyecek." dedi ilk başta. Angel'ın minik kalbi yavaşladı sanki. "Senin yüzünden Ans." diyen babasının sesi küçük kızın kalbini ezdi. Bayan Brown korkuyla eşine baktı. Bunu Angel'a söylememeliydi. Ama sevdiği adamın öfkeli bakışları küçük kızının üzerinden bir milim ayrılmadı.

    Angel o gün istemeden ablasının merdivenden düşmesine sebep oldu.

   Ans ise ablasının hayatını mahvetti.

  

  

Sessiz Ve Sensiz (+18)Where stories live. Discover now