B Ö L Ü M K I R K Y E D İ (+18)

755 40 27
                                    

     "Notta ne yazıyordu." dediğimde eli deri ceketinin cebine gitti. "Bir kaç ekip çözmeye çalışıyor. Şifreli bir dil kulanılmış. Katil oyun oynamayı seviyor, galiba ." Sözleri zihnime yavaş yavaş işledi.

     Olay yeri inceleme memuru öldürüldü...

    Oyun oynamayı seven bir katil...

   Şifreli bir dil...

    Birilerinin daha canının yanacak olması korku saldı bedenime. Belki bencilceydi düşündüklerim... Ama tanıdığım birinin daha ölme ihtimali tüm nefesimi kesti resmen.

    "Hiçbir ipucu yok mu?" diye sordum gözlerini kapatıp arkasına yasladığımda. Gözlerinin kapalı olmasını fırsat bilip kendime engel olamadan yüzüne baktım. Sakallarının çıkması ama uzum olmaması yüzüne çok yakışmıştı. Uzatsa daha çok yakışabilirdi. Tam kesilmiş halini görmemiştim. Ya da dikkat etmemiştim. Şimdi onu incelemek istiyordum.

   "Yok. Sadece bıraktığı notta bir baş harfi var. A. Fazlası yok. " Kalbim ona bakarken hızlandı. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken bana bakmıyor olması tamamen şanstı.

   "Anladım." dedim uzun süre sessiz kalışımı yanlış anlamasın diye. Bir şey söylemedi sonra gözler kapalı kalırken göz altındaki morluklar ona üzülmemi sağladı. Kalbim hala korkuyla çarparken nefesimi düzene sokmaya çalıştım.

   "Biraz uyumaya çalışmalısın." dediğimde gözlerini aralayıp elleriyle ovdu. Yasladığı sırtını banktan ayırıp öne eğildi. Tüm kasları gerildi sanki. Sırtı bakış açıma girdiğinde deri ceketinin dün sırtını sardığın gördüm.

   "Çalışıyorum zaten." Tekrar ne söyleyeceğimi bilemediğim o noktaya geldik. Konuşma bittiği için kalkıp gidebilirdim. Ama gitmek istemedim. Kalbim az önce öğrendiğim belge detayıyla hızla çarparken bir yandan burada kalmak istiyordu.

   "Daha fazla kahve içmemeyi deneyebilirsin."

   Bir anda dedektifi düşünmeye mi başladın Ans?

   "Sorumlu olduğum kasabada cinayetler işlenirken uyumam ne kadar doğru olur?" Tekrar sırtını banka yasladı. Ama bakışları bana dönüktü. Yüzüme kilitlendi her detayıma baktı. Bunu göstermekten çekinmedi sanki. Dudaklarım üzerindeki bakışları kurumuş dudaklarımı hatırlattı bana. Yavaşça dilimle ıslattım ve ona karşı meydan okumayı seven yanımı baskılamadım.

    "Haklısın. Uyuyup mantıklı düşünmek yerine uykusuz kalıp sanrılar görmek daha doğru." Sözlerim onu güldürdü. Gözleri hafif kısılırken yanaklarında çok hafif belirgin ama kısa sakalarıyla dokunmak isteyeceğim çukurları belli oldu. Gözleri en sonunda gözlerime tutundu. Gülümsediğimi o an fark ettim. 

   "Artık dava avukatı olmadığına göre Teo Langert konusunda yardımını isteyebilirim." Sözleri beklediğim bir teklifi bana nazikçe sunarken zihnim buna sevinmemi engelledi.

   Ona A'yı söylemelisin Ans. Sonrasında zaten senden yardım isteyeceğini sanma.

   "Bu karşılıklı bir yardımlaşma olacaksa asla reddedemem dedektif."

   Ans... Ans... Ans... Hala oyun peşindesin... Başımdaki bunca derde rağmen... O sana bir tanesini daha gösterdi. Emma'nın artık avukatı değilsin. Brown olsan da halledemediğin bir çok şey var.

    Brown olsan da... Sen bir Brown'sın... Büyük baban Büroda tahmininden daha uzun kolların olduğunu sana gösterdi belki ondan yardım alarak tekrar avukatlığını alabilirsin.

Sessiz Ve Sensiz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin