B Ö L Ü M O T U Z D O K U Z (+18)

797 34 0
                                    

  "Avukat Philip Keyh. Başkan Langert'ın avukatı."
Gözlerimin dolduğunu nefes alamadığımı fark ettiğim o an anladım.

   "Ans onu çok seviyorum." diyen Fred'in sesi doldu kulaklarıma.

  Bir gözyaşını yanağımda hissettiğimde hızla sildim. Bunu bir başkasında görsem katil olmadığını göstermek için iyi rol yapıyor, derdim. Meğer ne kadar öryargılıymışım. Söylecek bir şey bulamadım. Dedektife kendimi haklı çıkaracak şeyler söyleyebilirdim. O da benden bunu bekliyordu büyük ihtimalle. Ama yapmadım. Onun konuşmam içim beklediği sessizliği Ans gibi böldüm.

   "Hadi dedektif işinizi yapın ve beni ifadem için karakola götürün." Ciddiyetinden ötürü çatılmış kaşları gevşedi. Sanki bu onun için bir yenilgiydi. Dudağının kenarında oluşan minik gülümseme alayına kendisiydi.

   "Yardım istemeni beklemem saçmalıktı." dedi fısıldayarak. Açtığı camlardan duyulan rüzgar sesiyle onu duymadığımı düşünmüştü büyük ihtimalle.

   Camı açtığı için ona minnettardım. Yüzüme vuran serin rüzgar sıcak basan yüzümü serinletti. Avuçlarım arasındaki telefona bakıyordum. Ama nedenini kendim dahi çözemiyordum. Fred şüpheli olmamla ilgili ne düşünmüş olabilir ki? Endişe duymuş muydu? Acaba demiş miydi?

   Philip onu seviyordum. Mesleğinde saygı duyuyordum. Dolaylı olarak ölümüne sebep olduğum bir kişi daha eklenmişti listeye. Dökülen göz yaşlarım için utanmadım. Gizlemeye çalışmak rahatsız etti beni. Ama Ans'i engel olamadım. Angel yine ağlamaya devem etti kendi içinde.

   Araç tanıdık otoparka girerken dedektif bir kaç kez bana baktı. Ben ise yüzüme oturduğum o ciddi ifadelerden birindeydim.

   "Bir avukat ayarlamalısın kendine. Ortakların iyi durumda değil gibi." Bunu sanki içinde tutuyormuş gibi bir anda söyledi. Gülümseyip başımla onayladım onu. "İhtiyaç duyarsam ayarlarım." dediğimde o da güldü. Ama yüzündeki anlamsız ifadeyle gülümsemesi saçma bir uyum içindeydi.

  " Nereden geliyor bu rahatlık Angel? Ne kadar hapis cezası alabileceğini bilir musun? O bir kurum avukatı nafaka da kurtaramaz seni." Park ettiği araç içinde karanlık otoparka baktım. Endişe ettiğim şeyde buydu. İçinde kopan gürültüye rağmen rahat oluşum.

  "Ben bir avukatım dedektif. Alabileceğim tüm cezaları biliyorum." derken aslında olacakları bilmem beni daha çok geriyordu.

  Büyük babam ve korumalar tanıdığım olabilirdi. Ama geçerli sayılıp sayılmayacağı davadaki  defektif bağlıydı. Birebir yanıma olmamaları büyük dezavantajdı benim için.

  Ölen avukat Ans. Rakip avukatın... Endişelenmem gereken en önemli nokta bu.

   Araçtan o inmeden indim. Sanki beni kendi sorgulamamak için zor tutuyordu kendini. "Büyük ihtimalle bu dosyayla sen ilgilenmezsin. Ayrıca ilgilenme. Dikkat çekersin." Zemin kattan üst kata çıkan merdivenleri çıkarken söylediklerim onu yavaşlattı. Beni anlamaya çalışıyor olduğunu biliyordum. Ama beni anlayamayacağını bilmiyordu. Beni anladığını sandığı anda daha çok kaybolacağını bilmiyordu.

    Üst katta sorgu odasının kapısına geldiğimizde iki memur yanıma gelip eşyalarımı aldı ve üzerimi taradı. İçeride müvekillerimi karşılamıştım. Ama ilk kez kendim bunu bire bir yaşıyordum burada.

   "Şöyle geçin." diyerek bir sandalyeye oturtuldum. Açık kapıdan dedektifin orada bana baktığını fark ettim. Göz göze gelmekten kaçtım.
Zihnimi daha önemli şeye çektim.

    Olanları onların istediği gibi anlatmalıydım. Bulunabilecek şeyleri atlamamalıydım. Gerekirse ince ayrıntısı ile vermeliydim.

   Sanki kasten yapılıyor gibi yarım saatten daha uzun süre bekledim sorgu yapacak dedektifi. Beklemekten sıkılmaya başladığım vakit masaya vurdum hızla. Kapı o an açıldı. Geçen gün gördüğüm, George'un sorgusunu birlikte yaptığımız dedektif geldi. Dedektif Lee.

Sessiz Ve Sensiz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin