17. Bölüm Beterin Beteri

706 221 521
                                    

Merhabalar ben geldimmm :)

Bölüm Şarkısı: Gripin Dalgalandım da Duruldum

Keyifli Okumalar :)

***
Kirpi gibisin çocuk
Her tarafın diken
Kim elini uzatsa delik deşik
Üstelik sen de kan içindesin...

Atilla İlhan

***

Başkasını suçlamak kolaydı ama kendi suçunu kabul etmek zordu. Bunu çok iyi anlamış ve yaptığı hataları en sonunda kabul etmişti Hayat. Aptalca davrandığının farkına varmış, yargısız infaz yapmanın utancını yaşamıştı. Yaşamaya da devam ediyordu. Hiç sormadan, sorgulamadan Umut'un kendini aldattığını düşünmüş onu takip etmeye bile kalkmıştı gerçekten daha başka nasıl aptallık yapabilirdi? Ya Berna dün tesadüf eseri yanına gelip olanları anlatmasa ne olacaktı? Kendi kendini rezil edecekti. Hayır niye hiç sormamıştı ki? Oysa Nil o kadar şey demiş ama o hepsini duymazlıktan gelmişti. Bu kadar saçma sapan davrandığı için kendini tebrik ediyordu.

Umut, Melih konusunda ne dese haklıydı. Ona kızmaya, bağırmaya hakkı yoktu. Neticede kim evli olduğu insanın başka biriyle o kadar yakınlaşmasını kabul edebilirdi ki? Berna sahiden kadın olsaydı ve Umut o benim kardeşim diyerek konuyu kaptasaydı kendi ne yapardı? İnanır mıydı bu dediğine yoksa daha başka şeyler mi düşünürdü? Tabii ki sessiz kalmaz belki de boşanmaya bile kalkardı. Yine Umut bir şey dememişti. Başka biri olsa bu kadar anlayışlı olmaz, eğer başka bir adamla gezip tozuyorsan git o adam babalık yapsın kızına tarzı şeyler söylerdi. Bir kez daha anlıyordu ki genç kadın Umut çok başka bir adamdı ve kendi bu adamın kıymetini bilmediği için koca bir aptaldı.

Umut'tan özür dilemeli, onun gönlünü almalıydı. Fakat bunu nasıl yapacağını hiç bilmiyordu. Dünden beri onunla konuşmak istiyor ancak cesaret edemiyordu. Dün Berna'nın şirketten gidişinin ardından kocasıyla defalarca konuşmaya çalışmış ama yapamamıştı. Berna'yı kadın sandım ve gömleğinde ruj izi görünce beni aldattığını düşündüm bu yüzden sana o kadar ters davrandım diyememişti.   Oysa düşündükleri gerçek olsaydı öfkesini kusmaktan hiç mi hiç çekinmezdi. İş kendi suçunu kabullenmeye ve özür dilemeye gelince çuvallamakta üstüne yoktu. Yine Umut'a ters bir şey söyleyipte onun kalbini daha çok kırmaktan korkuyordu aslında. Düzgünce konuşabileceğinden şüpheliydi daha kötüsü ise bu konuşmayı yapmak gittikçe zorlaşıyordu.

Şirketin kafesinde kahve içerken bütün bu düşüncelerinin arasında kaybolmuştu Hayat. Kafasını toparlamaya çalışırken daha çok dağlıyordu ve kendi ne yapacağını hiç mi hiç bilmiyordu. Nil'le konuşmayı düşünmüştü ancak o ben dedim diyecek ve hatasını daha çok yüzüne vuracaktı. Zaten suçunun ağırlığı altında eziliyordu birde onun kendini suçlamasını duymak istemiyordu. Gözlerini kapattıp derin bir nefes aldığında "Hayat," diyen birinin sesini duydu.

"Anıl"

"Yalnız oturduğunu görünce yanına gelmek istedim. Otursam bir sorun olmaz değil mi?"

"Ne sorunu, otur tabii."

Genç adam gülümseyerek arkadaşının karşısına oturduğunda onun derin düşünceler içinde olduğunu fark etti. Onu tanırdı Anıl ne de olsa bütün çocukluğu onunla geçmişti. Küçükken de böyleydi bu kız neye canını sıksa bir köşeye çekilir kimseyle konuşmazdı.

"Evet, anlat bakalım neye takıldın bu kadar?"

Bardağıyla oynayan Hayat gözlerini ondan kaçırdı. Keşke birilerine bir şeyler anlatmak bu kadar zor olmasıydı.

Kalbimdeki Yabancı ( Mazinin Gölgesi-2)Where stories live. Discover now