23. Bölüm Kalbe Saplanan Acı

621 146 430
                                    

Merhabalar ben geldim :)

Kafamın dağınıklığından tutarsız bir bölüm oldu gibi umarım beğenirsiniz.

Şimdiki zamanda en son nerede kaldığımızı unutan varsa da ufak bir hatırlatma yapayım. Itır kaçırılmıştı ve Hayat, Umut'u eski odasında Melek'le, Neşe'nin resimlerine bakarken görmüştü.

Lafı daha fazla uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum :)

Bölüm Şarkısı : Kolpa Son Nefesim

Keyifli Okumalar :)

***

"Neşe'nin intiharından sonra toparlanamadım, yıkıldım. Yaşamak için hiçbir sebebim yoktu. Beni hayata bağlayan hiçbir şey yoktu. Defalarca gittim o uçurumun kenarına. Ölmek istedim... Bütün aileme kavuşmak. Ama yapamadım... Neşe haklıydı ben intihar edemeyecek kadar korkaktım..."

Genç adam acı ve gözyaşı içinde konuşurken Hayat'ın da yanaklarından yaşlar süzülüyordu. Canı yanıyordu genç kadının... Umut'un anlattıkları canını yakıyordu. Ne zor acılar yaşamış, nelere dayanmıştı Umut ve Hayat bunları hiç görmemiş, bilmemişti. Oysa kendi değil miydi kimse benden daha fazla acı çekemez diye düşünen? Yanılmıştı... Çok yanılmıştı yaşadıkları, Umut'un kayıpları yanında bir hiçti ve bunu yeni öğreniyordu.

Boşluğa bakarken dudaklarını ısıran Hayat başını kocasına çevirdiğinde cesaret ederek onun elini tuttu ve "Umut," dedi. Elalar hüzünle yeşillerinin içine baktığında, doğru kelimeleri bulmaya çalıştı.

"Sen... Sen korkak değilsin Neşe'den de benden de cesursun. İntihar korkaklık. Asıl cesaret yaşamak... Bunu bana sen öğrettin Umut."

İkisi de sırtını duvara yaslamış bir halde yerde otururken Yeni doğan güneşin ışıkları camdan içeri süzülürken Umut'un yaşlı gözlerine yansıyordu. Yüreği kanıyordu genç adamın... Yaralarının kabukları düşerek kanıyor ve yeniden canını yakıyordu. Geceden beri her şeyi en baştan yaşamıştı. Bir sabah yatakta annesinin cansız bedenini görünce yaşadığı şoku, kızı öldüğünde yüreğine düşen kor ateşin acısını, karısının gözlerinin önünde intihar ederken hiçbir şey yapamamanın çaresizliğini... Hepsini, her şeyi yeniden yaşamıştı. Anlatmak yeniden kanatıyordu yaraları. İşte bu yüzden bazı acılar anlatılmaz, yüreklerde saklı kalırdı.

"Ben bütün ailemi kaybettim. Sevdiklerimi birer birer koydum mezara. Babam, annem, kızım... Neşe'nin boş bir mezarı var. Cansız bedeni bulunamadı. Fakat ben boşta olsa bir mezarı olsun istedim... Başında dua edebileceğim bir mezar..."

"Umut..."

"İşte ondan bana geriye o boş mezar ve bu yüzük kaldı." Genç adam sol avucunu açıp alyansı gösterdi Hayat'a. Yaşlar yanaklarından süzülmeye devam ederken gözlerini karısına çevirdi bir an. "Başucumuza bırakmıştı bu yüzüğü. Sana bırakabileceğim tek şey bu yüzük diye de not yazmıştı. Ancak ondan geriye bana sadece acı kaldı."

Kocasının sözleri üzerine gözlerini kapadı Hayat. Bir insan gerçekten nasıl bu kadar güçlü olabilirdi? Nasıl bunlara dayanabilirdi? Umut acı hikayesini anlatırken genç kadının tek yapabildiği kocasını elini tutmak, ona destek olmaktı. Gözlerini açtığında elini kaldırıp Umut'un yanağını okşadı. "Özür dilerim... Çok özür dilerim..."

"Neden ki?"

"Seni çok kırdım, çok sert davrandım sana... Göremedim, anlamadım acı çektiğini. Itır'a zarar vereceğini düşündüm. Ne kadar da aptalım..."

Kalbimdeki Yabancı ( Mazinin Gölgesi-2)Where stories live. Discover now