45. Bölüm Kader Anı

384 67 224
                                    

Yine uzun bir aranın ardından merhabalar :)

Sınavlar yüzünden gecikti biraz bölüm ve nasıl olduğunu hiç bilemedim, yazar yazmaz attım. Umarım beğenirsiniz.

Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu- Sarı Odalar

Keyifli Okumalar :)

***
Kadınlar sevmedikleri adama hiç acımazlar. Sevdikleri adam uğruna da kendilerine hiç acımazlar.

Alexandra Dumas

***

Neredeyse Hayat'ın evine varmak üzereydi Melih ve henüz bugün yaşayacaklardan, öğreneceklerinden habersizdi. Bir hafta önce Tarık'ı görünce beyninden vurulmuşa dönmüş, hemen hemen her gün Hayat'ın kapısının önünde gizlice nöbet tutmuştu. Tarık, genç kadını her rahatsız ettiğinde onun yakasına yapışıp sevimsiz suratını dağıtmak istemiş ancak Itır için, Ömür için sessiz kalmıştı. Evet, Ömür'ü de düşünmüştü genç adam çünkü o da Itır gibi küçük, masum bir kızdı ve olanlardan, olacaklardan onun da etkilenmesini istemezdi.

Üzülüyordu Melih, gerçekten Ömür için üzülüyordu. Keşke o da... O da Tarık gibi bir babanın elinde değil de kendi gibi, Umut gibi bir adamla büyüseydi. Bir gün bunu düşüneceği aklına bile gelmezdi lâkin Umut'un babalığını da inkâr edemezdi. Şüphesiz iyi bir babaydı Umut ve Itır bunun için şanslıydı. Ancak korkusu fıstığım dediği küçük kızın inandığı toz pembe dünyasının üzerine yıkılmasıydı.

Hiçbir sır gizli kalmaz, elbet gerçekler ortaya çıkardı. Eninde sonunda öğrenecekti Itır, öz babasının kim olduğunu ve işte o zaman bu enkazı nasıl kaldıracaktı? En çokta bunu düşünüyordu. İtiraf etmesi gerekirse de Hayat'tan çok Itır için korkuyordu. Çünkü biliyordu, Hayat kendini bir şekilde korur, başının çaresine bakardı fakat gerçeklerin ortaya çıkmasına nereye kadar engel olabilirdi? Üstelik Tarık burnunun dibinde iken?

Tarık her şeyin hesabını eninde sonunda verecek, yaptıklarının bedelini ödeyecekti. Lâkin bu, Itır'ın yaşayacaklarını hafifletemezdi ki. Sadece kendinin, Hayat'ın ve hatta Umut'un içini soğuturdu ancak o minik kızın yüreğinde açılacak yaraları saramazdı. Belki de Itır, öz babasının kim olduğunu öğrenince bir ömür boyu sürecek bir travma yaşayacaktı ve bu...Bu öylesine acıydı ki...

Yıllar geçmişti, Itır doğup büyümüştü fakat Melih hâlâ bir şeyi anlamıyordu. İnsan nasıl olur da kendinden bir parça olan yavrusunu istemezdi? Daha doğmamış bir canı, nasıl kendi kaderine terk edip gidebilirdi? Sırf bir zevk uğruna bir kadını hamile bırakıp sonra karşısına geçip ben bu bebeği istemiyorum diyecek kadar alçak olabilirdi? Şerefsizlikten başka bir şey değildi bu ve Tarık tanıdığı en büyük şerefsizdi. Karısı hamileyken on yedi yaşındaki bir kızı kandırarak ailesinden kopartan ardından onu hamile bırakıp sonra da o kızın karnındaki sabiyi istemeyen, hasta yatağında da kızı, arkasına bile bakmadan terk edip giden aşağılık herifin tekiydi. Fakat şimdi bütün bu yaptıklarını en ağır şekilde ona ödetecekti Melih, yıllar önce bunun için ant içmişti.

Genç adamın, Tarık'a öfkesi üç günlük bir şey değildi. Yıllardır her gün biraz daha, biraz daha büyümüştü bu hırsla harmanlanmış nefret ateşi. Hayat'ın her gözyaşı aktığında Tarık'ın, karşısına geçip bunun hesabını soracağı günü sabırla beklemişti ve nihayet işte gelmişti o gün. Adalet yerini asıl şimdi bulacaktı.

Melih, Hayat'ın evine vardığında arabasını az öteye park edip aşağı indi. Bahçe kapısının önüne geldiğinde kapının kapalı olduğunu fark etti. Belki de Hayat, Tarık yüzünden kilitlemişti kapıyı. Birkaç defa kapıya vurdu ancak açan olmadı.

Kalbimdeki Yabancı ( Mazinin Gölgesi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin