21. Bölüm 1. Kısım İlk Aşk

592 170 406
                                    

Merhabalarrr efenim çok merak merak ettiğiniz bölümlerin 1. sizlerle nihayet :)

Mendiller hazırsa buyurun bölüme...

Bölüm şarkısı : Semramis Pekkan Bana Yalan Söylediler

Keyifli Okumalar :)

***
12 Yıl Önce

Delikanlı kahvaltı masasına bakarken gülümsüyordu galiba annesi için güzel bir sofra hazırlayabilmişti. Gülümseyerek annesinin odasına girdiğinde uyayan kadına baktı. Nasılda güzel uyuyordu Nalan Sultan. Onu uyandırmaya kıyamasada içeceği ilaçların saati geçiyordu ve bu yüzden kahvaltı etmeliydi. Yavaşça adımlayıp yatağa yaklaştığında elini, annesinin yüzümde nazikçe gezirdi Umut. "Anne," dedi yumuşacık sesiyle. "Hadi uyan güzel annnem."

Yavaşça gözlerini açan Nalan Hanım, oğlunu görünce gülümsedi. Şu dünyada en büyük hediyesi oğluydu şüphesiz.

"Sana kahvaltı hazırladım, omlet seversin diye ondan da yaptım. Hadi kahvaltı edelim anne-oğul."

Doğrulmaya çalışan kadının belinden tuttu Umut. Annesini tekerlekli sandalyeye oturttu. Ardından üzerini değiştirmesine yardım etti. Lavaboda  elini yüzüne yıkarken de yalnız bırakmadı. Mutfağa geçirdiğinde masanın başına çekti sandalyeyi. Yanına oturduğunda ise "beğendin mi kahvaltıyı?" diye sordu hevesle.

"Benim Umut'um bana kahvaltı hazırlarda ben beğenmez olur muyum hiç?"

Gülümsemekle yetinen genç adam annesinin elini tuttup öptü. Onun için neler neler yapmazdı ki... Nalan Hanım, Umut'un yüzünü okşarken "güzel oğlum," diyordu. "Seni bana veren Allah'a şükürler olsun." Yanağını öptü onun Umut. Bu dünyada ki en kıymetli hazinesi annesiydi. Babası aylar önce, üniversiteyi yeni kazanmışken ani bir kalp kriziyle ölmüş annesi ise bu şokla felç kalmıştı. Fakat Umut asla bundan şikayet etmemiş, bir kenara atmamıştı annesini. Nasıl yapabilirdi bunu? Nasıl annesinden vazgeçip onu bir huzur evine kapatabilirdi? Sevgi ve şefkatla kendini büyütürken bir kez olsun şikayet etmemiş bu kadını kendi şimdi nasıl terk edebilirdi? O annesiydi, canı cananı, en kıymetli hazinesi... Bu dünyada hiçbir şeyin sevgiden daha önemli olmadığını öğreten kadın.

"Hadi çayı soğutmadan iç. Bak dün en sevdiğin peynirden de aldım. Yumuşacık tam Nalan Sultanın ağzına layık."

"Yerim oğlum yerim elbet. Sen de birkaç lokma atıştır bakayım son günlerde iyice zayıfladın baksana şu haline bir deri bir kemik kalmışsın."

Umut hafifçe tebessüm ettiğinde birkaç lokma bir şeyler yemişti ki saatine baktığında evden çıkma vaktinin geldiğini fark etti.

"Sultanım sen şimdi güzelce kahvaltını ediyorsun birazdan Canan abla da gelir evi falan toparlar sen de istediğin bir şey varsa söyle ona olur mu? Ben sınavım var ona geç kalmayım. Herhangi bir isteğin var mı?"

"Yok oğlum ne bir isteğim yok sen sağlıcakla git sağlıcakla gel o yeter bana."

Umut ayağa kakıp annesinin alnına ufak bir öpücük  konudurdu. "Kendine dikkat et ben akşama gelirim." Umut mutfaktan çıkıp kapıya vardığında annesinin "Allah'a emanet ol," dediğini duydu ve gülümsedi. "Sen de annem sen de."

Apartmadan çıkan delikanlı birkaç metre ilerdeki otobüs durağına doğru adımladı. Ocak ayının soğuğu hissedilmeyecek gibi değildi ellerini ceplerine geçirdi ancak ince ceketi yüzünden üşüyordu. Fakat mühim değildi alışmıştı ne de olsa. Ağzında altın kaşıkla doğanlardan değildi Umut aksine orta halli bir ailenin çocuğuydu. Babası edebiyat öğretmeniydi annesi ise ev hanımı. Dedesi okutmamıştı onu, kız kısmı okumaz demişti zamanında. Ah ne saçma düşünceydi en çok kadınlar okumalıydı. Çünkü bilgili, okumuş kadınlara ihtiyaç vardı. Annesiyle babası görücü usulü evlenmişlerdi ancak hiçbir zaman birbirlerine olan sevgi ve saygıyı kaybetmemişlerdi. Birbirlerine kötü söz söylediklerini birgünden birgüne duymamıştı, tam tersi her daim hoş, güzel kelimler kullanmışardı.

Kalbimdeki Yabancı ( Mazinin Gölgesi-2)Where stories live. Discover now